DEMEDİMMİ BEN “BAYKAL BUNADI” DİYE
“O nedenle bizim hukukun dışında hiçbir kurumdan beklentimiz yoktur. Kimse gölge etmesin, başka bir şey beklemiyoruz. Bu yanlışlıklar maalesef herkesin yüksek sorumluluğu altında yaşanan bir süreçle ortaya çıkmıştır. Geldiğimiz noktaya kolektif sorumluluklarla gelinmiştir. Öyle anlaşılıyor ki, iş bundan sonra vatandaşındır, milletindir, hukukundur. Millete güveniyoruz, milletin sağduyusuna güveniyoruz. Aklına mantığına güveniyoruz. Kendimize güveniyoruz. Hukuka güveniyoruz, sağduyuya güveniyoruz."
Bu sözler CHP liderine ait.
Şimdi hak ve özgürlükler konusunda yeniden düşünmesi gerekiyor. Zihnindeki saplantıları kaldıracak dayatmaları kaldıracak. Bu halkın dinin inançlarını değerlerini yeniden öğrenecek ve daha önemlisi İslam dinin iyi öğrenecek. Nede olsa yüzde 99 Müslüman olan bir ülkede siyaset yapıyor. Çünkü halen daha Din konusunda yoğurtluyor. Ne diyor Baykal. “Baş örtüsü kelime i şahadetin yerini aldı.” “şekillere kaldı” diyor. Madem şekiller önemli değildi satın Baykal kılık kıyafet yasası ile ne için uğraşıyorsun ?Neden senini CHP nin ataları kravatı kostümü mecbur tuttu. Neden bu zamana kadar açık seçik giyimler için baş örtüsüne karşı çıktın. Birini ret etmek diğerini tercih anlamına gelmiyor mu?
Sahi Sayın Baykal sen ne arıyorsun halen orada
31 Ocak 2008 Perşembe
29 Ocak 2008 Salı
Firavun dönemi yaşıyoruz
Başörtüsü ayet hükmüdür. Karşı gelenler firavundur
Aslında defalarca söylendi. Bir ayet hükmüdür. Kuran Müslüman kadının başını örtmesini emretmektedir.
Bunun en önemli ve ilk gerekçesi Müslüman bir kadının gayri Müslümanlar dan ayrılmasıdır.
Fitneyi engellemektir. Fuhşu tahrik etmemsidir.
Daha da önemlisi örtünmek kadının hayasıdır.
Açılmak ise kadının hayasını ayaklar altına alarak onu köle etmektir. Açılmak hürriyettir kapanan kadınlar ortaçağda yaşıyor köle ediliyor” şeklindeki iddialar cehalettir, değilse art niyetlilerin uydurduğu basit kılıflardır
Bu şu demek değildir tabi. Başını açan gayri Müslim’ değildir. Kim kendisini Müslüman olarak tanımlıyorsa bu kişi Müslüman dır. İslamın emirlerine uyup uymamsı kendini bağlar. Bu anlamda bir kimse namazını kılmıyorsa, başını örtmemekle aynı şeydir. Yani günaha girer. Ancak başını örtmek isteyen Dinin bu emrini yerine getirmek isteyen bir kadının başını açması için zorlamak tipik bir firavunluktur. Allahın emrine rağmen buna engel olmak firavunluktur. Dahası dinsizliktir.
CHP nin yaptığı gibi buna “ rejim elden gidiyor laiklik elden gidiyor şeriat gelecek , devlet yıkılacak“ gibi yırtınmalar sadece kendi inancını dayatmak veya İslam dinine olan düşmanlığına masum ve meşru bir kılıf aramaktan başka anlamı yoktur.
CHP lider o kadar yoğurtladı ki baş örtmeyi Vahhabiler in Emeviler in geleneği olarak ifade ediyor. Birisi varsa çevresinde bir aklı naşında kişi Baykalı uyarsa daha iyi olur. Adam şaşkınlıktan geri geri gitmeye başladı.
Gerekçesi ne olursa olsun Kuranın emrine karşı gelen Firavundur.
Aslında defalarca söylendi. Bir ayet hükmüdür. Kuran Müslüman kadının başını örtmesini emretmektedir.
Bunun en önemli ve ilk gerekçesi Müslüman bir kadının gayri Müslümanlar dan ayrılmasıdır.
Fitneyi engellemektir. Fuhşu tahrik etmemsidir.
Daha da önemlisi örtünmek kadının hayasıdır.
Açılmak ise kadının hayasını ayaklar altına alarak onu köle etmektir. Açılmak hürriyettir kapanan kadınlar ortaçağda yaşıyor köle ediliyor” şeklindeki iddialar cehalettir, değilse art niyetlilerin uydurduğu basit kılıflardır
Bu şu demek değildir tabi. Başını açan gayri Müslim’ değildir. Kim kendisini Müslüman olarak tanımlıyorsa bu kişi Müslüman dır. İslamın emirlerine uyup uymamsı kendini bağlar. Bu anlamda bir kimse namazını kılmıyorsa, başını örtmemekle aynı şeydir. Yani günaha girer. Ancak başını örtmek isteyen Dinin bu emrini yerine getirmek isteyen bir kadının başını açması için zorlamak tipik bir firavunluktur. Allahın emrine rağmen buna engel olmak firavunluktur. Dahası dinsizliktir.
CHP nin yaptığı gibi buna “ rejim elden gidiyor laiklik elden gidiyor şeriat gelecek , devlet yıkılacak“ gibi yırtınmalar sadece kendi inancını dayatmak veya İslam dinine olan düşmanlığına masum ve meşru bir kılıf aramaktan başka anlamı yoktur.
CHP lider o kadar yoğurtladı ki baş örtmeyi Vahhabiler in Emeviler in geleneği olarak ifade ediyor. Birisi varsa çevresinde bir aklı naşında kişi Baykalı uyarsa daha iyi olur. Adam şaşkınlıktan geri geri gitmeye başladı.
Gerekçesi ne olursa olsun Kuranın emrine karşı gelen Firavundur.
Bunlar sözde bilim adamları
Sözde bilim adamları.Bu zamana kadar Lise öğretmenliği mesabesinden başka özellikleri görülmeyen ama bilim adamlığı taslayan iki kişi dün haberlere konu oldu.
Kendisi rektörmüş Yani önce bilim adamı. Darbe çığırtkanı dense daha iyi olur. Baş örtüsü serbest olursa çatışma çıkarmış. Kim çatışır sayın bilim adamı(!) Şunu ortaya koy bakalım. Kimin adına konuşuyorsun.? Kİmler çatışır ?
Şengör de Profmuş. Atv de konuşurken midemi bulandırdı. Bilim adamı olarak konuşurken kendi dinsizliğini kustu daha doğrusu. Verdiği örmeklerde çok ilginç. “Batıda üniversiteye Gamalı haçla girebilir misin “diyor. Bu kadar aptalca bir örnek yakışmadı doğrusu. Gamalı haç bir fikrin sembolüdür. Baş örtüsü inanç kaynaklı ve kuranı kerimin emridir. Aslında bunları bol bol ekrana çıkartmak gerek. Ne olduklarını değil hiç bir şey olmadıklarını millet ve daha önemlisi bunların dersine giren öğrenciler daha iyi anlardı. Öğrencini nasıl olacağına kendileri karar verirmiş. Kendisi çekilecekmiş üniversiten ne kadar güzel. Sen ve senin gibi bilimin ırzına geçen zihniyet bu üniversiteden gitse ne kadar güzel olur.
Kendisi rektörmüş Yani önce bilim adamı. Darbe çığırtkanı dense daha iyi olur. Baş örtüsü serbest olursa çatışma çıkarmış. Kim çatışır sayın bilim adamı(!) Şunu ortaya koy bakalım. Kimin adına konuşuyorsun.? Kİmler çatışır ?
Şengör de Profmuş. Atv de konuşurken midemi bulandırdı. Bilim adamı olarak konuşurken kendi dinsizliğini kustu daha doğrusu. Verdiği örmeklerde çok ilginç. “Batıda üniversiteye Gamalı haçla girebilir misin “diyor. Bu kadar aptalca bir örnek yakışmadı doğrusu. Gamalı haç bir fikrin sembolüdür. Baş örtüsü inanç kaynaklı ve kuranı kerimin emridir. Aslında bunları bol bol ekrana çıkartmak gerek. Ne olduklarını değil hiç bir şey olmadıklarını millet ve daha önemlisi bunların dersine giren öğrenciler daha iyi anlardı. Öğrencini nasıl olacağına kendileri karar verirmiş. Kendisi çekilecekmiş üniversiten ne kadar güzel. Sen ve senin gibi bilimin ırzına geçen zihniyet bu üniversiteden gitse ne kadar güzel olur.
Allah Baykal’ı CHP’nin başından ayırmasın
Allah Baykal’ı CHP’nin başından ayırmasın
Bu gün Baykal ı dinlerken bu duayı tekrar ettim hatta tekrar tekrar dua ettim” Allah Baykal ı CHP nin başından ayırmasın “ Eminim Bu duayı kendisine parti muhaliflerin bile yapmamıştır, yapmazlarda. Nasılda öfkeleniyor. Nerdeyse kriz geçirecek. Amam inanmayın Aslında çok rahat bir adam. Sadece konuşmuş olmak için konuşuyor. Biraz sonra rahatlar. CHP nin genel hastalığı bu zaten. Çoğunluk bir şey isterse bunun tersini yapmayı çok severler. Bunu kendilerine politik meslek edinmişlerdir.
Haberleri izlerken zihniyetlerin nasıl bir paradoks yaşadıklarını ortaya koyduğu yasaklama sebebine kendilerinin bile inanamadıkları nasılda belli oluyor. Bu azınlık psikolojisi. Baştan beri yapılan yanlış politikalarının doğru bir karar almasını hatta doğru düşünmelerini beklemiyoruz. CHP nin kuruluşunda var olan yasakçı zihniyetin tabii bir tezahürüdür bu .
Tekrar dua ediyorum. Allah Baykalı CHP nin başından ayırmasın …Amiin
Bu gün Baykal ı dinlerken bu duayı tekrar ettim hatta tekrar tekrar dua ettim” Allah Baykal ı CHP nin başından ayırmasın “ Eminim Bu duayı kendisine parti muhaliflerin bile yapmamıştır, yapmazlarda. Nasılda öfkeleniyor. Nerdeyse kriz geçirecek. Amam inanmayın Aslında çok rahat bir adam. Sadece konuşmuş olmak için konuşuyor. Biraz sonra rahatlar. CHP nin genel hastalığı bu zaten. Çoğunluk bir şey isterse bunun tersini yapmayı çok severler. Bunu kendilerine politik meslek edinmişlerdir.
Haberleri izlerken zihniyetlerin nasıl bir paradoks yaşadıklarını ortaya koyduğu yasaklama sebebine kendilerinin bile inanamadıkları nasılda belli oluyor. Bu azınlık psikolojisi. Baştan beri yapılan yanlış politikalarının doğru bir karar almasını hatta doğru düşünmelerini beklemiyoruz. CHP nin kuruluşunda var olan yasakçı zihniyetin tabii bir tezahürüdür bu .
Tekrar dua ediyorum. Allah Baykalı CHP nin başından ayırmasın …Amiin
27 Ocak 2008 Pazar
Yazıklar olsun sizin gibi aydınlara (!’!)
Nihat Genç denilen zavallıdan bahsediyorum.
Yazıklar olsun sizin gibi aydınlara (!’!)
Yazıklar olsun sizin gibi aydınlara (!’!)
--
Aslında bu tipleri ekrana çıkarmak gibi bir sorumluluğu bir TV kanalı nasıl göze alıyor anlamadım. Bir millete, ya da milletin bir kesimine, bir partiye oy verdikleri için hakaret edecek kadar sorumsuz, ne dediğini bilmeyen, ne aradığını bilmeyen kendi kişiliğini bulamamış, kendi kimliğini tespit edememiş zavallılar. Kendi değerleri olmadığı için okuduğu kitapların kafasını karıştırması sonucu ortaya çıkan bir kimlik ve kişilik bunalımı. Aynı zamanda kendilerini gündeme taşımak gibi birde hastalık eklerseniz nasıl bir ruh hali ile karşı karşıya kaldığımız ortaya çıkıyor. Bir ara Fazıl Say kendini gündeme taşımak için yoğurtlamıştı. Amacına da ulaştı. Günlerce herkes kendi işine geldiği gibi bu malzemeyi kullandı. Bunlar aslında malzeme. Daha doğrusu kendilerine böyle bir rol biçiyorlar herhalde.
Şimdide Nihat genç denilen bir zavallı. “Zavallı” diyorum çünkü bana “ Hödük “ diyerek hakaret eden kişiye ancak zavallı diyerek karşılık verebiliyorum. Aslında ne aradığını bilmiyor zavallı. Zihin alemi o kadar karışık ki, temel bir yapılanma yok. Ne fikir ne zikir. Bol kitap okuduğu anlaşılıyor. Bilgilenmesi fena değil. Ama bu okuduklarını, topladığı bu bilgileri tasnif edecek, düzenleyerek dürüstçe ortaya koyarak çözüm üreteecek mekanizmadan yoksul olduğu için söyledikleri ipe sapa gelmiyor.
Bu hakaretinden öğrendiğim şey onun bir "zavallı" malzeme olduğunu anlamak oldu. Bunun gibileri gördükçe Aziz Nesin’e saygı duyuyorum. O en azından ne istediğin biliyordu.
Aslında bu tipleri ekrana çıkarmak gibi bir sorumluluğu bir TV kanalı nasıl göze alıyor anlamadım. Bir millete, ya da milletin bir kesimine, bir partiye oy verdikleri için hakaret edecek kadar sorumsuz, ne dediğini bilmeyen, ne aradığını bilmeyen kendi kişiliğini bulamamış, kendi kimliğini tespit edememiş zavallılar. Kendi değerleri olmadığı için okuduğu kitapların kafasını karıştırması sonucu ortaya çıkan bir kimlik ve kişilik bunalımı. Aynı zamanda kendilerini gündeme taşımak gibi birde hastalık eklerseniz nasıl bir ruh hali ile karşı karşıya kaldığımız ortaya çıkıyor. Bir ara Fazıl Say kendini gündeme taşımak için yoğurtlamıştı. Amacına da ulaştı. Günlerce herkes kendi işine geldiği gibi bu malzemeyi kullandı. Bunlar aslında malzeme. Daha doğrusu kendilerine böyle bir rol biçiyorlar herhalde.
Şimdide Nihat genç denilen bir zavallı. “Zavallı” diyorum çünkü bana “ Hödük “ diyerek hakaret eden kişiye ancak zavallı diyerek karşılık verebiliyorum. Aslında ne aradığını bilmiyor zavallı. Zihin alemi o kadar karışık ki, temel bir yapılanma yok. Ne fikir ne zikir. Bol kitap okuduğu anlaşılıyor. Bilgilenmesi fena değil. Ama bu okuduklarını, topladığı bu bilgileri tasnif edecek, düzenleyerek dürüstçe ortaya koyarak çözüm üreteecek mekanizmadan yoksul olduğu için söyledikleri ipe sapa gelmiyor.
Bu hakaretinden öğrendiğim şey onun bir "zavallı" malzeme olduğunu anlamak oldu. Bunun gibileri gördükçe Aziz Nesin’e saygı duyuyorum. O en azından ne istediğin biliyordu.
Türk milleti, devleti ile bir bütündür. CHP bunun dışında
Türk milleti, devleti ile bir bütündür. CHP ise bunun dışında
-----
Eğer bu kavramı bu söylemi doğru anlamamız gerekirse, kamusal alanın bu millete ait olması gerekir. Laik ideolojiyi dayatarak Müslüman Türk milletinin dinine saldırmak akıl karı değildir. Bu ancak olsa olsa ihanetle ifade edilir.
“ milli” ifadesi bünyesinde din başta olmak üzere dil birliğini de esas alır.Birini diğerinden ayıramaz, yok sayamazsınız. Din mana birliğidir dil ise kavram birliğidir. Laik ideoloji bu her iki değeri elli seneden beri yok etmek için çırpınmaktadır. Laikliğin arkasına saklanarak bir yandan dinimize sövülüyor bir taraftan dilimiz Arap saçına döndürülüyor. Dolayısı ile kavram kargaşası sistematik bir biçimde Milleti bölmeye değerler üzerinde hem fikir olmamaya ve dolayısı ile safları ayırmaya kadar götürüyor.
Gerçek bölücü CHP dir. Yıllardan beri devlet politikası haline gelen söylemleri ve tavırları ile bu millete gün yüzü göstermemiştir. Seksen öncesi de CHP Komünist ideolojiyi bünyesinde beslemiş ve büyüterek Türk milletinin başına bela etmişti.
Bu millete yıllarca “ halk” “ halkçılık” “ halklar” gibi bölücü söylemler CHP literatürüne aittir. Daha ağzından “ Türk Milleti “ ifadesi çıkmamıştır. Özellikle “ millilik “ kavramı CHP ye çok yabancıdır. Bunlar demokrasi derler ama bahsini ettikleri demokrasi herkes “ halk partili” olursa geçerlidir. Başka partili olmak başka fikirde olmak onlar için devletin yıkılmasıdır. Türk milletinin tamamıda başka partiye gitse Baykal yalnız kalsa yine bağırır” Devleti yıkıyorlar” Oysa demez ki köhnemiş zihniyet yeniden yapılandırılıyor ve Milletin ufku açılıyor.
Eğer bu kavramı bu söylemi doğru anlamamız gerekirse, kamusal alanın bu millete ait olması gerekir. Laik ideolojiyi dayatarak Müslüman Türk milletinin dinine saldırmak akıl karı değildir. Bu ancak olsa olsa ihanetle ifade edilir.
“ milli” ifadesi bünyesinde din başta olmak üzere dil birliğini de esas alır.Birini diğerinden ayıramaz, yok sayamazsınız. Din mana birliğidir dil ise kavram birliğidir. Laik ideoloji bu her iki değeri elli seneden beri yok etmek için çırpınmaktadır. Laikliğin arkasına saklanarak bir yandan dinimize sövülüyor bir taraftan dilimiz Arap saçına döndürülüyor. Dolayısı ile kavram kargaşası sistematik bir biçimde Milleti bölmeye değerler üzerinde hem fikir olmamaya ve dolayısı ile safları ayırmaya kadar götürüyor.
Gerçek bölücü CHP dir. Yıllardan beri devlet politikası haline gelen söylemleri ve tavırları ile bu millete gün yüzü göstermemiştir. Seksen öncesi de CHP Komünist ideolojiyi bünyesinde beslemiş ve büyüterek Türk milletinin başına bela etmişti.
Bu millete yıllarca “ halk” “ halkçılık” “ halklar” gibi bölücü söylemler CHP literatürüne aittir. Daha ağzından “ Türk Milleti “ ifadesi çıkmamıştır. Özellikle “ millilik “ kavramı CHP ye çok yabancıdır. Bunlar demokrasi derler ama bahsini ettikleri demokrasi herkes “ halk partili” olursa geçerlidir. Başka partili olmak başka fikirde olmak onlar için devletin yıkılmasıdır. Türk milletinin tamamıda başka partiye gitse Baykal yalnız kalsa yine bağırır” Devleti yıkıyorlar” Oysa demez ki köhnemiş zihniyet yeniden yapılandırılıyor ve Milletin ufku açılıyor.
Birde böyle düşün sayın Baykal. Bir şey kaybetmezsin
Ergenekon dan anlamadığım
Ergenekon dan anlamadığım
Haberleri dikkatle izlerken aklıma gelenleri ifade edemeden duramıyorum.
Mevcut koşullar içinde memleketin tehlikede olduğunu görenler olabilir. Siyasilerin bu işi yapamadıklarını düşünenler çıkabilir. Hatta devlet kademelerindeki çalışanların gaflet ve ihanet içinde olduklarını iddia ederek vatanı kurtarmak derdine düşenler olabilir. Bu durum mevcut konjonktür el yapı içerisinde meşru da görülebilir.
Buraya kadar anladım ve anlarım!
Ancak bu kişilerin patrikhane ile birlikte anılmalarını anlamak mümkün değildir. Kiminle, kime karşı veriliyor bu mücadele ? Burasını anlayamadım doğrusu!
Haberleri dikkatle izlerken aklıma gelenleri ifade edemeden duramıyorum.
Mevcut koşullar içinde memleketin tehlikede olduğunu görenler olabilir. Siyasilerin bu işi yapamadıklarını düşünenler çıkabilir. Hatta devlet kademelerindeki çalışanların gaflet ve ihanet içinde olduklarını iddia ederek vatanı kurtarmak derdine düşenler olabilir. Bu durum mevcut konjonktür el yapı içerisinde meşru da görülebilir.
Buraya kadar anladım ve anlarım!
Ancak bu kişilerin patrikhane ile birlikte anılmalarını anlamak mümkün değildir. Kiminle, kime karşı veriliyor bu mücadele ? Burasını anlayamadım doğrusu!
Hukuk üretmek kolay..
Hukuk üretmek kolay..
AKP neye le suçlanıyor.. Daha doğrusu suçlama değil CHP’nin ve diğer muhaliflerin iddiaları nedir?
“AKP türbanı kullanıyor”
O zaman sizde birlikte bu yasağı kaldırın o zaman kullanamaz olur
Sonra dersiniz ki AKP bununla, kalmaz Şeriat getirir.
AKP ne diyor. Yeni düzenlenen Anayasa da kılık kıyafet dayatmasını kaldıralım diyor.
Anayasaya “Şeriat “ koyalım demiyor herhalde
CHP özellikle “ türban” a karşı olduğunu söylüyor. “Türban bir siyasi simge imiş. “ Siyasi simgeler ne için hazırlanır? Bir örgüt, bir parti. Bir kurum veya kuruluşu temsil etmek için hazırlanır. Bu simge altında toplu hareket ederler. Mesela başı açık kadınlara karşı bir tavır koyarlar. Sistemi yıkmak için bu siyasi simge ile ilgili bir takım kurallar ortaya koyarak bunun mücadelesini verirler.
Şimdi böyle bir örgüt var mı ? Bu kızlar örgütlü bir şekilde başı açık kadınlara baskı mı yapıyorlar? Halkı sisteme karşı kışkırtıyorlar mı? Silahlı eylemi mi yaptılar?
Yaptıkları tek şey kendi inanç özgürlüklerini elde etmek için , bunu da devletin yasalar ile düzenlemesi için yürüyüş yaptılar, belki dernekler kurdular.
Aslında bazı tv kanalları” Baş örtüsü meselesi Milleti ikiye böldü” şeklinde ifade kullanıyorlar. Bu kasıtlı değilse cahilce bir ifade. İkiye bölünme yok. Eğer bunu anlamak isterseniz çok basit. Referanduma gideceksiniz. Bakalım bu halk ikiye mi bölündü? yoksa çok küçük marjinal bir azınlık mı baş örtüsüne karşı çıkıyor anlaşılır.
Eski Savcı Kanadoğlu yine çıktı kendi zihniyetinin dayatmasını hukuk normları ile ifade etmeye çalışıyor. Bunu yaparken de kin ve öfkesi yüzünden okunuyor.
Hukuk üretmek kolay. Bunu Ebu Cehilde yapar. Saddam da yaptı Fidel Kastro da.. Ama bir milletin ahlaki değerlerini, inançlarını esas alarak bir anayasa hazırlamak ancak bu milletin mensubu olduğunuz zaman mümkündür.
Kendinizi nereye koyuyorsanız koyun artık…
AKP neye le suçlanıyor.. Daha doğrusu suçlama değil CHP’nin ve diğer muhaliflerin iddiaları nedir?
“AKP türbanı kullanıyor”
O zaman sizde birlikte bu yasağı kaldırın o zaman kullanamaz olur
Sonra dersiniz ki AKP bununla, kalmaz Şeriat getirir.
AKP ne diyor. Yeni düzenlenen Anayasa da kılık kıyafet dayatmasını kaldıralım diyor.
Anayasaya “Şeriat “ koyalım demiyor herhalde
CHP özellikle “ türban” a karşı olduğunu söylüyor. “Türban bir siyasi simge imiş. “ Siyasi simgeler ne için hazırlanır? Bir örgüt, bir parti. Bir kurum veya kuruluşu temsil etmek için hazırlanır. Bu simge altında toplu hareket ederler. Mesela başı açık kadınlara karşı bir tavır koyarlar. Sistemi yıkmak için bu siyasi simge ile ilgili bir takım kurallar ortaya koyarak bunun mücadelesini verirler.
Şimdi böyle bir örgüt var mı ? Bu kızlar örgütlü bir şekilde başı açık kadınlara baskı mı yapıyorlar? Halkı sisteme karşı kışkırtıyorlar mı? Silahlı eylemi mi yaptılar?
Yaptıkları tek şey kendi inanç özgürlüklerini elde etmek için , bunu da devletin yasalar ile düzenlemesi için yürüyüş yaptılar, belki dernekler kurdular.
Aslında bazı tv kanalları” Baş örtüsü meselesi Milleti ikiye böldü” şeklinde ifade kullanıyorlar. Bu kasıtlı değilse cahilce bir ifade. İkiye bölünme yok. Eğer bunu anlamak isterseniz çok basit. Referanduma gideceksiniz. Bakalım bu halk ikiye mi bölündü? yoksa çok küçük marjinal bir azınlık mı baş örtüsüne karşı çıkıyor anlaşılır.
Eski Savcı Kanadoğlu yine çıktı kendi zihniyetinin dayatmasını hukuk normları ile ifade etmeye çalışıyor. Bunu yaparken de kin ve öfkesi yüzünden okunuyor.
Hukuk üretmek kolay. Bunu Ebu Cehilde yapar. Saddam da yaptı Fidel Kastro da.. Ama bir milletin ahlaki değerlerini, inançlarını esas alarak bir anayasa hazırlamak ancak bu milletin mensubu olduğunuz zaman mümkündür.
Kendinizi nereye koyuyorsanız koyun artık…
26 Ocak 2008 Cumartesi
Üzerine seferi kuvvet sevk ettim
Yinede seninle baş edemedim
Bir verdin üç aldın tükettin beni
Yinede ben seni hoş edemedim
Bazen isyan ettin, benlik tasladın
Bazen aşka geldin hakka tosladın
Bazen hayal dedim, gerçeğe inat
Yine sırtını çürük yere yasladın
Fahişe bir hayat sürdün yıllarca
Düştüğün her çukuru bir zirve sandın ,
Kapıldın sahte sevdaya, oyuncak oldun
Neden aptallaştın ,neden aldandın ?
Bir gün işine gelir “ yarısı dolu “
Bir gün işine gelir “ yarısı boştu,”
Öyle değil mi seküler mantık!?
İçmene gerek yok zaten sarhoştu
Bazen yokuşa vurdum yönünü
Bakalım yorulup çöker mi diye,
Yıllarca kovaladığın dava hayali
Bir gün gerçek olup çıkar mı diye.
Yinede seninle baş edemedim
Bir verdin üç aldın tükettin beni
Yinede ben seni hoş edemedim
Bazen isyan ettin, benlik tasladın
Bazen aşka geldin hakka tosladın
Bazen hayal dedim, gerçeğe inat
Yine sırtını çürük yere yasladın
Fahişe bir hayat sürdün yıllarca
Düştüğün her çukuru bir zirve sandın ,
Kapıldın sahte sevdaya, oyuncak oldun
Neden aptallaştın ,neden aldandın ?
Bir gün işine gelir “ yarısı dolu “
Bir gün işine gelir “ yarısı boştu,”
Öyle değil mi seküler mantık!?
İçmene gerek yok zaten sarhoştu
Bazen yokuşa vurdum yönünü
Bakalım yorulup çöker mi diye,
Yıllarca kovaladığın dava hayali
Bir gün gerçek olup çıkar mı diye.
İyi Düşün Sayın Baykal
İyi Düşün Sayın Baykal
CHP lideri Baykal, aslında bir gerçeği dile getirirken bir taraftan da halen daha özlemini duyduğu milli şef dönemlerinin nostaljisini yaşıyor.
Ne dedi Baykal ; ” Cumhuriyet kurulurken Laiklik halka sorulmadı” Haklısın sayın Baykal, o günün şartlarını kurcalamaya kalkarsan şunları da eklemeden geçme; O günlerde yapılanların hiç biri Türk milletine sorulmadı. "Millet "bu sayın Baykal “ Halk’ “ değil . Türk milletini kendi malınızmış gibi Halk partisinin “ halkı” olarak gördüğünüz yetmedi mi? Türk milleti o günlerde uzaydan yeni gelmişti. Birileri bu milletin çok cahil olduğuna karar verdi. Ve önce bir devlet kurdu. Sonra Türk milletini “ gel ben bir devlet kurdum benim tebaam ol” dedi. Değil mi?; Çatal kaşık tutmasına kadar Avrupa dan öğrendik. Adalet,kanun, hukuk bilmezdik Avrupa dan öğrendik.
Oysa bizim bildiğimiz devleti Millet kurar. Tarihten bu yana kurultaylar bunun için vardır. Millet kendi değerlerini kurduğu bir takım müessese ile koruma altına alır. Hukuk, eğitim ve sair kültür ve diğer kurumları ile. Sonra gönüllü asker olarak bu değerlerini bekler. Bu yolda ölümü şahadet kabul eder, şan ve şeref duyar.
Şimdi, Yargıtay parlamentodan üstün mü ? Parlamento bu milletin meclisidir. Buradaki vekiller millet adına orada yasama yaparlar. Diğer kurumlarda bunu uygular. Bürokrasi milletin vekili değildir. Milletin emrindedir. Millet vekaletini Türkiye Büyük Millet meclisine vermiştir.
Son zamanlarda başbakanın parmak basması ile başörtüsü konusu tekrar alevlendi. Daha doğrusu alevlendirildi. Birisi veya birleri mal bulmuş mağribi gibi yine saldırdı İslami değerlere, O kadar tartışıldı ki bu konu kime ne diyeceğimizi bilemez olduk. Sanırım bu memlekette Allahın emrine rağmen firavunluk taslayanlar hep bu vesile ile kendilerini ortaya koyuyorlar.
Ak parti hükümetinin devrim niteliğindeki çıkışları son beş seneden beri bizimde gözümüzü açtı. Artık isimlerinin önünde unvanları ile çıkıp bizi kandıramayacaklar. Benim gibi cahil bir insan bile artık ne söylediklerinize ne de sizin bilim adamlarınıza güvenimiz kalmadı. Bu güveni Ak parti değil, sizler yok ettiniz.
Benim anladığım şudur. Bu memlekette baş örtüsünü istemeyenler Müslüman Türk milletinin düşmanlarıdır.
Devlet tehlikeye düşüyor, Laiklik elden gidiyor hikaye. Bu devleti ve bu vatanın gerçek sevenleri, ve tek sahibi ise Müslüman Türk milletidir. Diğer azınlıklar vatandaşlık haklarını doğru düzgün kullandıkları sürece onlara ne dün bir zarar geldi ne de bu gün bir zarar gelir.
CHP lideri Baykal, aslında bir gerçeği dile getirirken bir taraftan da halen daha özlemini duyduğu milli şef dönemlerinin nostaljisini yaşıyor.
Ne dedi Baykal ; ” Cumhuriyet kurulurken Laiklik halka sorulmadı” Haklısın sayın Baykal, o günün şartlarını kurcalamaya kalkarsan şunları da eklemeden geçme; O günlerde yapılanların hiç biri Türk milletine sorulmadı. "Millet "bu sayın Baykal “ Halk’ “ değil . Türk milletini kendi malınızmış gibi Halk partisinin “ halkı” olarak gördüğünüz yetmedi mi? Türk milleti o günlerde uzaydan yeni gelmişti. Birileri bu milletin çok cahil olduğuna karar verdi. Ve önce bir devlet kurdu. Sonra Türk milletini “ gel ben bir devlet kurdum benim tebaam ol” dedi. Değil mi?; Çatal kaşık tutmasına kadar Avrupa dan öğrendik. Adalet,kanun, hukuk bilmezdik Avrupa dan öğrendik.
Oysa bizim bildiğimiz devleti Millet kurar. Tarihten bu yana kurultaylar bunun için vardır. Millet kendi değerlerini kurduğu bir takım müessese ile koruma altına alır. Hukuk, eğitim ve sair kültür ve diğer kurumları ile. Sonra gönüllü asker olarak bu değerlerini bekler. Bu yolda ölümü şahadet kabul eder, şan ve şeref duyar.
Şimdi, Yargıtay parlamentodan üstün mü ? Parlamento bu milletin meclisidir. Buradaki vekiller millet adına orada yasama yaparlar. Diğer kurumlarda bunu uygular. Bürokrasi milletin vekili değildir. Milletin emrindedir. Millet vekaletini Türkiye Büyük Millet meclisine vermiştir.
Son zamanlarda başbakanın parmak basması ile başörtüsü konusu tekrar alevlendi. Daha doğrusu alevlendirildi. Birisi veya birleri mal bulmuş mağribi gibi yine saldırdı İslami değerlere, O kadar tartışıldı ki bu konu kime ne diyeceğimizi bilemez olduk. Sanırım bu memlekette Allahın emrine rağmen firavunluk taslayanlar hep bu vesile ile kendilerini ortaya koyuyorlar.
Ak parti hükümetinin devrim niteliğindeki çıkışları son beş seneden beri bizimde gözümüzü açtı. Artık isimlerinin önünde unvanları ile çıkıp bizi kandıramayacaklar. Benim gibi cahil bir insan bile artık ne söylediklerinize ne de sizin bilim adamlarınıza güvenimiz kalmadı. Bu güveni Ak parti değil, sizler yok ettiniz.
Benim anladığım şudur. Bu memlekette baş örtüsünü istemeyenler Müslüman Türk milletinin düşmanlarıdır.
Devlet tehlikeye düşüyor, Laiklik elden gidiyor hikaye. Bu devleti ve bu vatanın gerçek sevenleri, ve tek sahibi ise Müslüman Türk milletidir. Diğer azınlıklar vatandaşlık haklarını doğru düzgün kullandıkları sürece onlara ne dün bir zarar geldi ne de bu gün bir zarar gelir.
16 Ocak 2008 Çarşamba
Fetullah Gülen Yüzyılın Hoca Ahmet YESEVİ sidir
Fethullah GÜLEN hoca efendi Yesevi ocağının çağdaş versiyonudur.
Anadolu’yu Müslüman Türk milletine vatan olarak seçen Hoca Ahmet Yesevi , eğittiği müritlerini o zamanki adı ile (Diyar-ı Rum) olarak bilinen Anadolu’nun muhtelif yerlerine gönderdi. Mana aleminden atılan ökseyiler düştükler yerde daha sönmeden gönül gözleri bulundu ve orada tekrar yakıldı. Her biri bir mektep, her biri bir ocak ve her biri kökü derinlere atılan bir Çınar ağacı oldu yüzyıllara uzanan. Böylece Ulu ceddimiz İlayı kelimetullah uğruna çıktığı yolda bu açılan çığırdan yürüdü. Türk İslam ordularının yolları aydınlandı. Kimi yerde han oldu ordular dinlendi. Kimi yerde manevi hamam oldu manen temizlendi ve yenilendi. İşte aşk ve vecd ile açılan bu çığırda Anadolu Türk İslam medeniyeti ile tanışma şerefine erdi. O zamana kadar tekfurların ve papazların adeta kölesi gibi karanlık bir dönem yaşayan Anadolu halkı İslam’ın şerefli yansımasını Alperenlerde gördüler ve daha İslam doğrudan tebliğ edilmeden onu dört gözle beklemeye başladılar. Ahlakı adaleti, insanca yaşamayı edebi ve erkanı öğrendiler.
Onlar, Anadolu halkının rengine diline dinine mezhebine meşrebine bakmadan sadece insan olarak değer verdiler.” Yaratılanı yaradan dan ötürü” sevdiler. Allah resulünün muazzam hayatını Anadolu insanına yansıtmaya çalıştılar tüm samimiyetleri ve fedakarlıkları ile. Bunu başardılar da.
Bu mana hamurunda yıllarca yoğrulduktan sonra Ertuğrul Gazi Kayı boyunun başında bu hamurun en saf mayası olarak yine Asya dan bu kaynaktan beslenerek geldi. Böylece batıda , orada yaşayan ve papazlarla krallar arasında kadının sınıfı bile olmayan bir yaratık, erkeklerinin ise köle mesabesinde görüldüğü karanlık bir çağ yaşayan Avrupa ya medeniyet götürecek motor gücünü hazırlamaya başladılar. Bu motor gücü Osmanlı devleti idi. Başlarında Allah ve resulüne olan muhabbeti ve sevgisini kuran ı kerim var diye sabaha kadar ayakta durmak sureti ile gösteren Ertuğrul Gazi gibi bir Veli alperen vardı.
Artık bu günden sonrasını tarihler kaydediyor…
Her şey gibi devletlerde eskir, yıpranır ve yıkılır. Millet kendisine yeniden organize ederek tekrar tarih sahnesindeki yerini alır. Bu bazen uzun zaman alır. Çalkantılar oluşur, iktidarlar kendilerini ifade edemezler. Bu sebeple muhalefet oluşur ve Millet tarihi misyonunu üstlenmekte gecikebilir. İşte böyle bir dönemde bu misyonu omuzlayacak kadar geniş bir yürek sahibi, her türlü tehlikesine karşı tevekkül gösterebilen sabırlı, kelimenin tam anlamı ile teslim olmuş, bilginin ötesine geçmiş, Fizik ve metafizik alemin kurallarını kavramış, hazmetmiş ve bunun stratejisini hazırlayacak kadar keskin bir zeka ya sahip bir Yesevi! daha çıkmıştır.
Anadolu’yu Müslüman Türk milletine vatan olarak seçen Hoca Ahmet Yesevi , eğittiği müritlerini o zamanki adı ile (Diyar-ı Rum) olarak bilinen Anadolu’nun muhtelif yerlerine gönderdi. Mana aleminden atılan ökseyiler düştükler yerde daha sönmeden gönül gözleri bulundu ve orada tekrar yakıldı. Her biri bir mektep, her biri bir ocak ve her biri kökü derinlere atılan bir Çınar ağacı oldu yüzyıllara uzanan. Böylece Ulu ceddimiz İlayı kelimetullah uğruna çıktığı yolda bu açılan çığırdan yürüdü. Türk İslam ordularının yolları aydınlandı. Kimi yerde han oldu ordular dinlendi. Kimi yerde manevi hamam oldu manen temizlendi ve yenilendi. İşte aşk ve vecd ile açılan bu çığırda Anadolu Türk İslam medeniyeti ile tanışma şerefine erdi. O zamana kadar tekfurların ve papazların adeta kölesi gibi karanlık bir dönem yaşayan Anadolu halkı İslam’ın şerefli yansımasını Alperenlerde gördüler ve daha İslam doğrudan tebliğ edilmeden onu dört gözle beklemeye başladılar. Ahlakı adaleti, insanca yaşamayı edebi ve erkanı öğrendiler.
Onlar, Anadolu halkının rengine diline dinine mezhebine meşrebine bakmadan sadece insan olarak değer verdiler.” Yaratılanı yaradan dan ötürü” sevdiler. Allah resulünün muazzam hayatını Anadolu insanına yansıtmaya çalıştılar tüm samimiyetleri ve fedakarlıkları ile. Bunu başardılar da.
Bu mana hamurunda yıllarca yoğrulduktan sonra Ertuğrul Gazi Kayı boyunun başında bu hamurun en saf mayası olarak yine Asya dan bu kaynaktan beslenerek geldi. Böylece batıda , orada yaşayan ve papazlarla krallar arasında kadının sınıfı bile olmayan bir yaratık, erkeklerinin ise köle mesabesinde görüldüğü karanlık bir çağ yaşayan Avrupa ya medeniyet götürecek motor gücünü hazırlamaya başladılar. Bu motor gücü Osmanlı devleti idi. Başlarında Allah ve resulüne olan muhabbeti ve sevgisini kuran ı kerim var diye sabaha kadar ayakta durmak sureti ile gösteren Ertuğrul Gazi gibi bir Veli alperen vardı.
Artık bu günden sonrasını tarihler kaydediyor…
Her şey gibi devletlerde eskir, yıpranır ve yıkılır. Millet kendisine yeniden organize ederek tekrar tarih sahnesindeki yerini alır. Bu bazen uzun zaman alır. Çalkantılar oluşur, iktidarlar kendilerini ifade edemezler. Bu sebeple muhalefet oluşur ve Millet tarihi misyonunu üstlenmekte gecikebilir. İşte böyle bir dönemde bu misyonu omuzlayacak kadar geniş bir yürek sahibi, her türlü tehlikesine karşı tevekkül gösterebilen sabırlı, kelimenin tam anlamı ile teslim olmuş, bilginin ötesine geçmiş, Fizik ve metafizik alemin kurallarını kavramış, hazmetmiş ve bunun stratejisini hazırlayacak kadar keskin bir zeka ya sahip bir Yesevi! daha çıkmıştır.
Fetullah Gülen
Müslüman Türk’ün tarihi görevini omuzlayan bu çağdaş Yesevi, her türlü saldırılara rağmen, kendisine yapılan zulümleri sineye çekerek, sabırla, bilimle, ilimle ve büyük bir tevekkül ile dünyanın dört bir yanına ökseyi sini atmıştır. Bu ökseyi nin arkasından giden Yesevi dergahının gönüllü erleri, bu mana aleminden atılan ökseyi leri gönül gözü ile bulmuşlar ve orada medeniyetin meşalesini teslim almışlardır.
Şimdi tıpkı bin küsur sene önce olduğu gibi dünyanın dört bir yanında Türk İslam medeniyetinin temelleri atılmaya başlamıştır.
Son üç yüz yıldan beri Osmanlının bıraktığı medeniyet tozlu raflardan indirilmiş ve pırıl pırıl bir gelecek için hayata geçirilmektedir.
Artık bundan sonra bize düşen görev bu çocukların işlerini kolaylaştırmak için elimizden geleni yapmak ve bu dergaha gönüllü erler yetiştirmektir vesselam.
Müslüman Türk’ün tarihi görevini omuzlayan bu çağdaş Yesevi, her türlü saldırılara rağmen, kendisine yapılan zulümleri sineye çekerek, sabırla, bilimle, ilimle ve büyük bir tevekkül ile dünyanın dört bir yanına ökseyi sini atmıştır. Bu ökseyi nin arkasından giden Yesevi dergahının gönüllü erleri, bu mana aleminden atılan ökseyi leri gönül gözü ile bulmuşlar ve orada medeniyetin meşalesini teslim almışlardır.
Şimdi tıpkı bin küsur sene önce olduğu gibi dünyanın dört bir yanında Türk İslam medeniyetinin temelleri atılmaya başlamıştır.
Son üç yüz yıldan beri Osmanlının bıraktığı medeniyet tozlu raflardan indirilmiş ve pırıl pırıl bir gelecek için hayata geçirilmektedir.
Artık bundan sonra bize düşen görev bu çocukların işlerini kolaylaştırmak için elimizden geleni yapmak ve bu dergaha gönüllü erler yetiştirmektir vesselam.
12 Ocak 2008 Cumartesi
sarhoş olduk
Boş gezen zevzeklerden
İşimiz sarhoş oldu,
Buğday ektik ot biçtik
Aşımız sarhoş oldu
Görmeye gözlük taktık
Kaşımız sarhoş oldu
Baharda topalladık
Kışımız sarhoş oldu
Gerçekleri gizledik
İçimiz sarhoş olsun
Yalanları giyindik
Dışımız sarhoş oldu
İşimiz sarhoş oldu,
Buğday ektik ot biçtik
Aşımız sarhoş oldu
Görmeye gözlük taktık
Kaşımız sarhoş oldu
Baharda topalladık
Kışımız sarhoş oldu
Gerçekleri gizledik
İçimiz sarhoş olsun
Yalanları giyindik
Dışımız sarhoş oldu
Bir selam söyle
Geçerken dağlara bir selam söyle,
Uğrarsan bağlara bir selam söyle,
Ölüler ölmüştür, rahmet bol olsun!
Gördüğün sağlara bir selam söyle
Uğrarsan bağlara bir selam söyle,
Ölüler ölmüştür, rahmet bol olsun!
Gördüğün sağlara bir selam söyle
Cinayeti bülbül, gül için yaptı
Cinayeti bülbül, gül için yaptı
Zihin coğrafyamın her alanında,
Bir bülbül şakıdı, bir de gül açtı.
Her mevsim en çorak iklimde bile
Bir bülbül şakıdı, bir de gül açtı
Bir bıçak sırtıydı gördüğüm gözler
Derinlik dipsizlik, geni hudutsuz.
Ve ıslak bir çimendi, güneş doğarken
Bir bülbül şakıdı, bir de gül açtı.
Istırap bir duble şarap tadında,
Akıl aksak denge, duygular izbe
Dudaktan kaçıveren bir fısıltıda
Bir bülbül şakıdı, bir de gül açtı.
Cinayeti bülbül gül için yaptı,
Gözüne bakarak öldürdüm sandı.
Can bir soluk aldı ruh nefes verdi
Bir bülbül şakıdı, birde gül açtı.
Zihin coğrafyamın her alanında,
Bir bülbül şakıdı, bir de gül açtı.
Her mevsim en çorak iklimde bile
Bir bülbül şakıdı, bir de gül açtı
Bir bıçak sırtıydı gördüğüm gözler
Derinlik dipsizlik, geni hudutsuz.
Ve ıslak bir çimendi, güneş doğarken
Bir bülbül şakıdı, bir de gül açtı.
Istırap bir duble şarap tadında,
Akıl aksak denge, duygular izbe
Dudaktan kaçıveren bir fısıltıda
Bir bülbül şakıdı, bir de gül açtı.
Cinayeti bülbül gül için yaptı,
Gözüne bakarak öldürdüm sandı.
Can bir soluk aldı ruh nefes verdi
Bir bülbül şakıdı, birde gül açtı.
6 Ocak 2008 Pazar
Sende git Esin hanım hemde acele et kıyamet kopmadan
Sende git esin hanım
Mademki bu ülkenin gerçek sahiplerinin giyiminden kuşamından rahatsız oluyorsun o zaman kendine daha rahat yaşayacağın bir ülke bul .
Nasıl olsa herkes aslına dönecek. Sen de aslına döneceksin. Çünkü siz Müslüman da değilsiniz Türk de değilsiniz.
Eğer sende Türklük şuuru olsa ülkeyi terk etmeyi düşünmezsin
Sen Müslüman olsan İslami hayat tarzından rahatsız olmazsın
Hemen gidin varlığınızı anlamı yoktu!
yokluğunuzun anlamı olsun bari
Mademki bu ülkenin gerçek sahiplerinin giyiminden kuşamından rahatsız oluyorsun o zaman kendine daha rahat yaşayacağın bir ülke bul .
Nasıl olsa herkes aslına dönecek. Sen de aslına döneceksin. Çünkü siz Müslüman da değilsiniz Türk de değilsiniz.
Eğer sende Türklük şuuru olsa ülkeyi terk etmeyi düşünmezsin
Sen Müslüman olsan İslami hayat tarzından rahatsız olmazsın
Hemen gidin varlığınızı anlamı yoktu!
yokluğunuzun anlamı olsun bari
3 Ocak 2008 Perşembe
Pakistan da demokrasi (!)hanedanlağı
Butto lar İngilizlerin Pakistan da görevlendirdikleri hanedanlıktır.
Osmanlının tarih sahnesinden çekilmesi ile terk ettiği toprakalr üzerinde otuz altı devlet kurulduğu söylenir. Bu devletçiklerin başına getirilenler ise çoğu İngiliz ajanlar tarafından eğitilmiş yada İngiliz diplomasisin tanıyıp kolladığı ailelerdir. Hindistan da yılarca, Pakistan da halen, Irak da Suriye de, Libya da v sair. Ama Kaddafi Libya da son verdi Saddam Hüseyin Irak da, Gandi Hindistan da son verdi buna. Ziya ül hak rahmetli de Pakistan da son vermişti
Butto ailesi İngilizlerin ve Rusların Asya hakimiyeti için hazırlanmış ve yetiştirilmiş bir ailedir. Bu aile üyelerinden ilki Zülfikar Ali Butto Rus yanlısı politika ile ülkesini komünistlere peş keş çekti.General Ziyaül Hak ihtilal yaparak bağımsız bir Pakistan kurdu. İslam dinini yeniden ihya etti. Pakistan ı sanayi alanında da geliştirdi. İlk Atom bombasını yaptı. İslam ülkeleri ile ilişki kurdu. Kıbrıs harekatında Türkiye ye uçaklar dolusu yardım gönderdi. Ancak İngilizler boş durmadılar. Zülfikar Ali buttu nun kızını İngiliz yetiştirdiler eline diploma verdiler TV ler överek anlattıkları üniversiteler Benazir i Pakistan için hazırlamaktı. Çünkü demokrasiye(!) ihtiyacı vardı Pakistan ın. Tıpkı Amerikanın Irak’ demokrasi getirmesi gibi. Batının demokrasi dediği şey batılı olmakla aynı şeydir. Hukuku oradan alacaksın, batı kültürünü yaşatacaksın kendi özünü terk edeceksin,Demokrasi bu.Buna karşı çıkanlar ise irticacı. Gelişmeyi batı kültürü olarak tanımlayanların anladıkları demokrasi bu. Ziya ül hak bu anlamda hiçbir batılının işine yaramadığı için havada uçağını vurarak şehit ettiler. Hemen arkasından Benazir i Pakistan a getirdiler ve insanları aldatarak seçtirdiler. Ama temel atılmıştı.Pevrez Müşerref Ziya ül hakkın yolunu takip ederek tekrar bu aileyi iktidardan uzaklaştırdı. Zaten İslam artık ihya olmuş halk tehlikeyi fark etmişti. Bu sebeple ülkede ciddi rahatsızlık meydana gelmeye başladı. Sonuçta beklenen oldu ve Benazir Butto da öldürüldü.Şimdi ne oldu? On dokuz yaşındaki oğlu getirildi. Ne yapacak bu çocuk Pakistan ı mı kurtaracak? Kimden ? Pakistanlı mütedeyyin Müslüman dan değil mi?Hanedanlık halk partisinde devam ediyor yani. Demokrasi neresindeyse bunun?
Osmanlının tarih sahnesinden çekilmesi ile terk ettiği toprakalr üzerinde otuz altı devlet kurulduğu söylenir. Bu devletçiklerin başına getirilenler ise çoğu İngiliz ajanlar tarafından eğitilmiş yada İngiliz diplomasisin tanıyıp kolladığı ailelerdir. Hindistan da yılarca, Pakistan da halen, Irak da Suriye de, Libya da v sair. Ama Kaddafi Libya da son verdi Saddam Hüseyin Irak da, Gandi Hindistan da son verdi buna. Ziya ül hak rahmetli de Pakistan da son vermişti
Butto ailesi İngilizlerin ve Rusların Asya hakimiyeti için hazırlanmış ve yetiştirilmiş bir ailedir. Bu aile üyelerinden ilki Zülfikar Ali Butto Rus yanlısı politika ile ülkesini komünistlere peş keş çekti.General Ziyaül Hak ihtilal yaparak bağımsız bir Pakistan kurdu. İslam dinini yeniden ihya etti. Pakistan ı sanayi alanında da geliştirdi. İlk Atom bombasını yaptı. İslam ülkeleri ile ilişki kurdu. Kıbrıs harekatında Türkiye ye uçaklar dolusu yardım gönderdi. Ancak İngilizler boş durmadılar. Zülfikar Ali buttu nun kızını İngiliz yetiştirdiler eline diploma verdiler TV ler överek anlattıkları üniversiteler Benazir i Pakistan için hazırlamaktı. Çünkü demokrasiye(!) ihtiyacı vardı Pakistan ın. Tıpkı Amerikanın Irak’ demokrasi getirmesi gibi. Batının demokrasi dediği şey batılı olmakla aynı şeydir. Hukuku oradan alacaksın, batı kültürünü yaşatacaksın kendi özünü terk edeceksin,Demokrasi bu.Buna karşı çıkanlar ise irticacı. Gelişmeyi batı kültürü olarak tanımlayanların anladıkları demokrasi bu. Ziya ül hak bu anlamda hiçbir batılının işine yaramadığı için havada uçağını vurarak şehit ettiler. Hemen arkasından Benazir i Pakistan a getirdiler ve insanları aldatarak seçtirdiler. Ama temel atılmıştı.Pevrez Müşerref Ziya ül hakkın yolunu takip ederek tekrar bu aileyi iktidardan uzaklaştırdı. Zaten İslam artık ihya olmuş halk tehlikeyi fark etmişti. Bu sebeple ülkede ciddi rahatsızlık meydana gelmeye başladı. Sonuçta beklenen oldu ve Benazir Butto da öldürüldü.Şimdi ne oldu? On dokuz yaşındaki oğlu getirildi. Ne yapacak bu çocuk Pakistan ı mı kurtaracak? Kimden ? Pakistanlı mütedeyyin Müslüman dan değil mi?Hanedanlık halk partisinde devam ediyor yani. Demokrasi neresindeyse bunun?
2 Ocak 2008 Çarşamba
MAHŞERİN ATLISI
Evet, haklısın sayın bilmem kaçıncı Bush. Sen Ergenekonu bilmezsin. Ergenekon bizim dinlenme yerimizdir. Çağlar boyunca arada bir tarih sahnesinden çekilir, burada dinleniriz. Arenayı diğer milletlere bırakırız. Kimseyide rahatsız etmeyiz. Bu arada sizin gibi türedi devletler çıkar ortaya. Dünyaya çekidüzen vereceklerini iddia ederler. Biz de seyrederiz. Bekleriz. Haklarıdır deriz. Ama sizler gibi dünyayı iyi idare etmediklerini görünce tekrar çıkarız. Dirlik düzenliği yeniden sağlarız. Bak sen Ortadoğu’da dirlik düzenliği sağlayamadın. Biz sana bırakmıştık. Hatta destek de vermiştik. Ama sen sağlayamadın. Artık bizim Ergenekon’da uykumuz kaçmaya başladı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)