Boz kırda gölgeler uzamaya başladı.
Gecenin parlak sessizliğinde bir çakal uluması geldi. Sonra Türkistan ilinin boz kırlarında gecenin parlak sessizliğinde yıldırım gibi giden bu atlı görüldü. Yaklaşık yirmi beş yaşlarında idi. İki yanağından iki tarafa sarkan ince bıyıkları ve aslan yelesi gibi arkaya doğru savrulan uzun saçları vardı. Başını önüne eğmiş gözlerini karşıya dikmişti. At sırtında oturuşu son derece rahattı. Tıknaz ama son derece güçlü omuzlara sahip bir idi.
Atlı Semerkant a hakim bir tepede bir süre durdu. Semerkant tan yatsın ezanlarının okunduğu duyuluyordu. Atlı ezan seslerini sonuna kadar dinledi. Çok geçmeden tekrar sessizlik çöktü. Şimdi Atın derin solumaları ve eyer gıcırtısından başka ses duyulmadı bir süre.
Atlı tepede fazla eğlenmedi. Yününü Semerkant ın güneyine çevirerek bu günkü adı Yehri Şebz olan bölgeye doğru atını tekrar topukladı. Kısa bir koşudan sonra küçük bir tepeyi aştığında Barlas boyunun bulunduğu keş kasabası görülmüştü. Her taraf ışıktı. Anlaşılan herkes ayaktaydı. Her taraf yağlı kandilleri ile aydınlanıyordu. Atını yavaşlatarak toprak damlı evler ve çadırlardan oluşan Keş kasabasına girdi. Herkes derin bir sessizlik içinde sağa sola koşuyorlardı. Kasabada hareketli bir sessizlik vardı.
Atlının yüzü gerildi. Sanki yetişememenin üzüntüsünü yaşadı bir an. Atını kasabanın en görkemli konağına doğru sürdü. Kendisi daha atından inmeden çevreden bir kaç çeri koşarak geldiler. Aralarından subay olduğu anlaşılan genç biri Atlının atını tutarken dedi ki;
“ Emir Timur bey hoş geldin…”
Adının Emir Timur olduğu anlaşılan genç adam, atından inerken savaşçıya dikkatle bakarak dedi ki,
“ Hoş buldum mu Barak yüzbaşı?”
Yüzbaşı karşılık vermedi. Emir Timur ondan karşılık alamayınca döndü konağa baktı.
“ Yetişemedim değil mi Yüzbaşı.”
Yüzbaşını ses tonu kısık çıktı dedi ki;
“ Allah size uzun ömür versin emir Timur bey. Allah sizi başımızdan eksik etmesin. Sevgili Babanız, emirimiz Turagay bey hakka kavuştu.”
Emir Timur dedi ki;
“ Seyyid Bereke nerde ?”
Barak yüzbaşı konağı gösterdi ve dedi ki;
“ Turagay beyin yanında”
Konağa doğru yürürken fazla oturmaktan bacakları uyuşmuş olmalı ki belli belirsiz aksadı. Hızla içeri girdi.
İçersi kalabalıktı. Odalardan birinde kuran okunuyordu. Doğruca kuran okunan odaya girdi. İçerde üç kişi vardı. Biri kendinin hocası Seyyid Bereke idi. Doğruca vardı Seyyid Bereke ’nin elini öptü. Seyyid Bereke de kendini kucakladı. Sessizce sağlık diledi. Sonra babasının yanına diz çökerek oturdu. Bir an kararsız beyaz örtü altında yatan babasının cesedine baktı. Sonra hocasına döndü ve dedi ki;
“ Yanında mı idin Seyyid Bereke ?”
Seyyid Bereke dedi ki;
“ Yanında idim emir Timur. Güzel ve rahat gitti. Gözleri arkada değildi.”
Emir Timur, babasının yerde uzanmış cesedine bakarak dedi ki;
“ Ölmeden onu görmek isterdim. Elini öpmek isterdim Seyyid Bereke.”
Seyyid Bereke gözleri ile işaret ederek öpmesini istedi.
Emir Timur babasının yüzünü açtı önce alnından öptü, sonrada babasının sağ elini alarak öptü ve dedi ki;
“ Hakkını helal edesin Bey babam. Size yetişemedim. Allah sana kolay sual sorar inşallah.”
Sonra tekrar cesedi örterek kalktı ve dışarı çıktı. Kadınlar bölümüne geçti annesinin yanına geldi. Annesi Tekine hatun sanki yüz yıl daha yaşlanmış gibiydi. Emir Timur eğildi annesinin elini öptü. Tekine hanım emir Timur u kucaklayarak bağrına bastı ve dedi ki;
“ Allah sana uzun ömür versin emir Timur.”
Emir Timur da dedi ki;
“ Allak sana da hayırlı ve uzun ömür versin anne”
Emir Timur en sevdiği ve güvendiği Barak yüzbaşıyı yanına çağırdı.
“ Amcamı kollayın yüzbaşı. Bir harekette bulunmasına izin vermeyelim.”
Yüzbaşı Barak dedi ki;
“ Amcanız kontrol altında emir Timur.”
Emir Timur dedi ki;
“ Kendisi bunun farkında mu? “
Yüzbaşı Barak dedi ki;
“ Sanırım ama sesi çıkmıyor. Askerler seni destekliyor. O bunu biliyor. Seyyid Bereke seni ister. O bunu biliyor.”
Emir Timur pek yeterli bulmamış gibi derin bir nefes aldı. Bu sırada Yüzbaşı Barak dedi ki;
“ Bu sebeple senden çekiniyor. Hatta bir hareket ettiği zaman neler yapacağımız da tahmin ederek korkuyor.”
Emir Timur, yüzbaşıya baktı ve dedi ki;
“ Biliyorsun yüzbaşı bu plan küçük değil. Bunu üç kişi biliyoruz. Bu sebeple hata olmasını istemem.
Yüzbaşı Barak göğsünü gererek dedi ki;
“ Hatanın bedeli kanımdır emir Timur bey. Sana karşı hata yapmaktan Allah tan korkarım.”
Emir Timur yüzbaşıya güveniyordu.
Böylece Barlas boyu, ölen Turagay beyi o sabah toprağa verdiler. Tüm Barlas oymakları katıldı cenazeye. Semerkant tan alimler gaziler ve nüfuslu ailelerde katıldılar
Çağatay hanı yaşlı olduğu için taziye için kara han valisini temsilci olarak göndermişti. Bir kaç ay sonra, Seyyid Bereke ile Emir Timur bey, daha önce yaptıkları plan gereği ne yapacaklarını konuşuyorlardı;
Seyyid Bereke dedi ki;
“Baban rahmet içinde olsun emir Turagay bey seni en iyi şekilde eğittirdi. İlim ve fenne önem verdi. Adalet ve vicdanından ayrılmamanı öğütledi.”
Emir Timur Seyyid Bereke ye dikkatle bakarak dedi ki;
“ Bende ne görüyorsun Seyyid Bereke hocam?”
Seyyid Bereke acı bir gülümseme ile dedi ki;
“ Sende gördüklerimi daha sonra derim. Şimdi hazırlık yap Çağatay hana gidip bağlılığını bildirme vakti. Ondan sonra Barlas boyunun meselelerini görüşürüz.”
Seyyid Bereke o anda aklına gelmiş gibi aniden dedi ki;
“ Ha ! Bu arada Annen Tekine hatun derki artık evlensin evlat sahibi olsun. Evladı olmayanlar boyumuza emirlik yapamazlar der.”
Emir Timur buna da gülümsedi ve dedi ki;
“ Annem Tekine hatuna kalsaydı ben şimdi torum sahibi olurdum. Ama hakkı da var artık vaktimiz geldi. Uygun bir eş bulursam hemen evleneceğim.”
Seyyid Bereke o sırda esas söylemek istediği konuya giriverdi dedi ki;
“ Geçenlerde buraya Çağatay hanın valisinden bir haberci geldi”
Emir Timur merakla baktı ve dedi ki;
“ Hangisinden”
Seyyid Bereke dedi ki;
“ Kazgan handan”
Emir Timur daha da meraklanmıştı dedi ki;
“ Kazgan han ne istermiş bizden ? Cenaze için geldiğinde bana bir şey demedi.”
Seyyid Bereke devam etti ve dedi ki;
“ Evet seni çok beğenmiş. Eğitimini askerliğini yiğitliğini.”
Emir Timur oldum olası hocasının dinlenerek ağır ağır konuşmasına kızardı. Ama bunu hiç belli etmezdi dedi ki;
“ Eee ? Ne istermiş ?”
Seyyid Bereke aslında emir Timur un ruh halini anlamaya çalışıyordu dedi ki;
“ Onun büyük bir tümeni var bilirsin. Ama kumandan bulmak da zorlanır.”
Emir Timur derin bir nefes alarak dedi ki;
“ Bunun için Çağatay hanın iznini almak gerekmez mi?”
Ama Seyyid Bereke işe olmuş bitmiş gözü ile bakıyordu dedi ki;
“ Çağatay han valisine kumandan olursan daha çok sevinir.“
Emir Timur bunu önemsememiş göründü dedi ki;
“ Bunu vardığımda konuşuruz Seyyid Bereke”
Seyyid Bereke dedi ki;
“ Demişler ki oğul. Cevheri potaya atarsan şekillenir ve kıymetlenir. “
Emir Timur merakla kaşlarını çatarak yaşlı hocasına baktı ve dedi ki;
“ Ne demek istersin bre Seyyid Bereke”
Seyyid Bereke dedi ki;
“ Demek istediğimiz içinde değil mi bre emir Timur. Artık babanda yok. Barlas boyu seni bekler. Barlas boyu senden bekler artık. Dirliği, düzeni. Açları susuzları evsizleri barksızları.”
Emir Timur ilk defa sesini biraz yükselterek dedi ki;
“ Bre Seyyid Bereke beni tüm Asya yı doyurmak için eğittiniz bir Barlas boyunun sözümü olur? Hele Çağatay hana varalım önce. Ondan sonra yeniden hesaba otururum”
Sonra manalı bir şekilde bakarak dedi ki;
“ Kazgan han Barlas oymak beyine tümen kumandanlığını sadece çok sevdiği için mi verecek? Yoksa, ilerde düşündüklerini uygulamak için Barlas boyunu emellerine alet mi edecek?”
Seyyid Bereke güldü
“ Bilirsin bir söz vardır. Ava giden avlanabilir de.”
Emir Timur da gülümsedi ve dedi ki;
“ Kazgan han büyük hesap yapıyor. Ama matematik bilgisi o kadar yok. “
Seyyid Bereke onu eli ile büyüttüğü için huyunu iyi biliyordu. Onun ne kadar zeki ve hırslı olduğunu biliyordu. Dünya tarihini, özellikle Türk-İslâm tarihini çok iyi öğrenmişti.
Dini, ilim ve sanatı çok önemsiyordu.
Askeri alanda ise çok iyi yetişmişti. At binmesini, kılıç kuşanmasını, ok atmasını öğrenmişti. Cihangir olmak istediğini sık sık söylerdi.
“ İyi bir kumandan olmak için her türlü silahı iyi kullanmak gerek”
Ok atmada o kadar ustalaşmıştı ki, bir oku yüzük deliğinden geçirirdi.
Daha on iki yaşında iken Çağatayların düşmanlarına karşı yaptıkları kabile savaşlarına katılmıştı. Kendisi de onunla birlikte gitmişti. Ondan sonrada Çağatay hanlığı ona önem vermeye başlamıştı. Hemen her savaşa katılırdı. Bir keresinde üç yüz kişilik bir kuvvet ile on bin kişilik bir orduyu yenerek Çağatay hanlığının tam güveninin almıştı. O günden sonra emrindeki kuvvetler onu taparcasına sevmeye başlamışlardı.
Savaşlardan, savaş talimlerinden arta kalan zamanını okumakla, büyük âlimlerden ders almakla geçirirdi.
Seyyid Bereke, dalgın vaziyette Emir Timur’u seyrettikten sonra derin bir nefes alarak mırıldandı. Dedi ki;
“ Tam bir idealist”
********
11 Kasım 2007 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder