13 Kasım 2007 Salı

Mektup


Kızım ........... ye mektup!...
“Sırlar” aleminden zuhur eden yaratılış hikmeti, macerasına Adem ve Havva ile başladı...
Sen, tüm yaratılmışlardan üstün kılınan İnsansın...
Rızada ve Kazada, Allah’ın hikmetini sürekli şahsından pırıldatan, hatalarınla, günahlarınla, sevaplarınla, doğrularınla, Tüm bunları düzenleyen akıl, şuur, mantık, zeka ve duygularınla hikmetler zincirini (Hikemiyat) tamamlayan, devam ettiren ve diğerine bağlayan muazzam bir yaratıksın.. Sen İnsansın kızım...
Dil, renk, ırk-şekil, tavır, tarz, üslub ve dininle, inancınla, meshebinle, meşrebinle Allah’ın şaheserisin...
Sen insan kızım...
İnsanı, renklere, ırklara tasnif ederek onları Milletler halinde yaratan, Yaratıcı , bu tasnif ettiği İnsanlara ayrı ayrı özellikler, renkler, karakterler ve kültürler vermiş, Yaratılış gününden bu güne kadar gelen zaman dilimleri içerisinde Milletleri kendilerine has, dil, edebiyat, sanat, ocak başı kültürü (Aile içi eğitim-Milletin tabii seyri) oluşturmuştur. Günümüze gelinceye kadar dünya medeniyetleri sahasında bir kimlik kazanmışlardır...
Bu manada baktığımızda sen Türksün kızım...
Fıtrati bir karakter özelliği taşıyan, Millet olma özelliği çerçevesinde sen, bu milletin bir ferdi olarak, aynı karakteri dışa yansıtmak, şuurla yaşamak ve duygularınla yüceltmek, dünya arenasındaki milletler arası mücadelede ise kendi milletini temsil etme makamındasın, çünkü sen Türksün kızım!...
Yaratıcı, bununla da kalmamış muazzam bir şekilde yarattığı kullarına, aynı zamanda, yeryüzündeki hayatlarını idame ettirmek, medeni olarak yaşamak, muazzam akıl, zeka, engin duygular ve şerefli yaratılışlarını, kendi cüzi iradeleri ile heba etmemeleri için bir takım düsturlar ve yollar göstermiştir... bunun adı DİN’dir... Tarih boyunca bir çok DİN(yol) gelmiştir. Ama İnsan’lar kendilerine verilen o muazzam akıl ile kendi cüzi iradelerini de kullanarak, yolları değiştirmişler, saptırmışlar ve kendi kendilerine zarar vermişlerdir...
Allah, insanoğluna o kadar kıymet vermiştir ki gönderdiği dinlere mensup olup olmaları konusunda serbest bırakarak zorlama kudretini sarfı nazar ettirmişlerdir.
İnsanlık fert fert yoldan çıkabildiği gibi, millet millet, kavim kavimde yollarını sapıtmışlardır.
Yine insanlık fert fert doğru yola erişebildikleri gibi, millet Millet, kavim , kavimler halinde de doğru olanı bulmuşlar ve mensubu olmuşlardır. Hatta bazı kavimler ALLAH ’ın vaaz ettiği DİN’i tebliğ ve yeryüzüne yayma noktasında diğerlerinden daha fazla çaba sarf etmiş ve yüzyıllarca yeryüzüne adalet tevzi ederek, medeniyet dağıtmışlardır...
İşte sen Türk olarak, böyle bir milletin mensubusun kızım...
Yani! Sen Müslüman Türksün kızım!...
Yukarda “milletler karakteristik özellikleri ve dilleri ile diğerlerinden ayrılırlar” dendi. Sen Türk İnsanı olarak, üstün idrak gücüne, iffetine ve namusuna bağlı, ailesine sadık, dürüst, aldatmaca, kandırmaca, yoldaşına yolda bırakmaca gibi basit karakterli bir milletin çocuğu değilsin.. senin ceddin, MÜSLÜMAN olmadan önce bile üstün karakter yapısı ve engin adalet anlayışına sahip büyük bir milletti...
Kaldı ki, ALLAH ’ın insanlığa gönderdiği son dinin vecibelerini kendi öz karakterlerine uygun bulan ceddimiz, tek tek değil, kavim kavim gelerek bu yola girmişler, ve dini en saf, en temiz şekli ile alarak, üstün yaratılış hikmetine ulaşmışlardır...
İşte sen, böyle bir milletin bu günkü temsilcisisin kızım..
Sen Müslüman Türksün !...
Bu gün, milletler mücadelesi, eskiden olduğu gibi kılıçla yapılmamaktadır... Sanayinin, ekonominin, küçülen dünyadaki medya nın günümüz savaşlarında önemli rol oynadığı, hatta önemli derecede rol oynadıkları bir tür savaş modeli yaşıyoruz... Dün, adalet tevzi eden, yeryüzüne ALLAH ’ın kelamını taşıyan ceddimizin bir temsilcisi olarak bu gün bizlerinde: gerek ekonomide, gerek sanatta, gerek edebiyatta, gerek sanayide, gerekse medyatik alanlarda, (Ekrandaki herhangi bir program türünde) ceddimizin bize emanet ettiği bu ulvi görevi sürdürmek borcundayız...
Kimseyi taklit etmekle “O” olunmaz kızım! Batıyı taklit etmekle batılı olunmaz... Taklit, aynı zamanda insanı kendi özünden uzaklaştırır ki, bu gün millet olarak geldiğimiz noktayı incelediğimiz ve bu noktaya bizi getiren tarihi sürece bir göz attığımız zaman, ne doğru düzgün MÜSLÜMAN TÜRK, nede batılı olamadığımızı apaçık görebiliriz. Ve biz bugün ne yazık ki “HİÇ BİR ŞEY” iz kızım!..
Saçını tarama modelinden, giydiğin elbiselere, yolda yürüyüşünden, tarz ve tavrına kadar MÜSLÜMAN TÜRK insanın milli karakterini dışa yansıtma borcundasın... Bunları yaparken, harcadığın her kuruşun, BATI ekonomisine mi, milli ekonomiye mi kazandırıldığını bilmek ve bunun şuurunda olmak mecburiyetindesin...
Neticede SEN : Yaratılış hikmetinin zincirlemesi içerisinde, fıtratında Var olan o muazzam enerjiyi, taklitçilikle, beyhude yerlerde, dans salonları, şarkı pistleri, flört takiplerinde tüketmek, posası çıkan duygularını ve aklını ezbercilik derslerine vererek geçtiğin sınıflarla bitirdiğin okullarla gururlanmak gibi bir gaflete düşmeyesin.. Bu gün Yanlış da ısrar eden SİYASİLERİN, halen daha ruh köküne kezzap döktükleri TÜRK insanını anlayamadıkları apaçık ortadadır.. Hangi halde olursan ol, hangi düşüncede ve fikirde olursan ol ama, hiçbir zaman kurtulamayacağın bir geçek var ki : Sen İNSANSIN, sen KUL'SUN, sen TÜRK'SÜN ve sen MÜSLÜMAN TÜRKSÜN kızım!..
Ya da: sen Ayşe'sin, Fatma'sın, Meral'sin, Hacer'sin kızım...............!'
Hülasa, TÜRK MİLLETİ OCAK BAŞI KÜLTÜRÜNE YÖNELMELİDİR ve BU ANCAK SENİNLE OLACAKTIR kızım!...

Hiç yorum yok: