11 Kasım 2007 Pazar

Cengiz Han

Cengiz

Atlılar birbiri arkasından fırladılar.
Bu arada Timuçin uzun saçlarını rüzgara vermiş akşamın esmer karanlığında deli gibi at sürüyordu. Altındaki at da sahibinin öfkesini anlamış gibi uçsuz bucaksız Boz kırda sanki ayakları yere değmeden koşuyor gibiydi.
Camuga ise Bir ok atımı önden giden Timuçin’e ulaşmak için olanca gücü ile atı mahmuzluyor, bir yandan da atın iki sağrısına sağlı sollu sürekli kamçı vuruyordu. Zavallı hayvan önden gidene yetişmek için nerdeyse havalanacaktı.
Bu arada arkalarına düşen savaşçılarda yetişmeye başlamışlardı. Timuçin in bindiği at çatlamak üzereydi.
Bu uzun gibi gelen ama kısa süren bastıran gecenin karanlığındaki kovalamaca Timuçin in altındaki atın tökezlemesi ve o hızla takla atması ile son buldu. Timuçin atın tökezlediğini hissettiği an kendini üzerinden atmıştı bile. Çevik bir hareketle at tan atlayan Timuçin yara almadan ayağa kalktı. Tam o anda Camuga da yetişti ve atından atlayarak yanına geldi ve sanki at değil de kendi koşarak gelmiş gibi nefes nefese dedi ki;
“ Sana ne oldu Timuçin esrikle din mi. Cinler mi çarptı yoksa? Nedir bu halin? Nereye gidiyorsun ? “
Timuçin kısa bir an karanlıkta pırıldayan gözlerini Camuga ya dikti sonra karşılık vermeden Atın yanına diz çöktü hayvanın gözlerine baktı. Hayvan ölmek üzereydi. İri burnu daha da irileşmiş nefes alış verişi gecenin sessizliğinde horlamaya benziyordu. Sonra atın ayağına baktı kırılmıştı. Nallarını kontrol etti. Herhalde neden sürçtüğünü anlamaya çalışıyordu. Atın sol ön ayağının nalı yoktu. Düşmüş olmalıydı.
Camuga dikkatle Onun hareketlerini takip ediyordu. Timuçin kısa bir an dikkat kesildi., Herhalde o sırada gerilerden gelen nal seslerine dikkat kesildi. Sonra yeni kalınlaşmaya çalışan ses tonu ile dedi ki;
“ Bir çivi düştüğü için bir nal düştü. Bir nal düştüğü için bir at düştü
Bir at düştüğü için Bir binici düştü
Bir Binici düştüğü için bir haber gecikti
Bir haber geciktiğinde bir savaş kaybedilir Bir savaş kaybedilirse bir ülke batar”
Camuga Timuçin in ne demek istediğini düşünmeye vakit bulamadan arkadan gelen savaşçılar yetiştiler. Hepside gün görmüş savaş görmüş adamlardı. Bir tanesi, çocuk olarak gördüğü Timuçin e birazda sert bir ifade ile çıkıştı
“ Bre çocuk gece vakti bu delilenmede ne böyle? Baban uçmağa vardı başında ağlamak varken sen At çatlatırsın Boz kırım düzünde”
Timuçin hiç konuşmadı. göğsü gerili vaziyette dimdik duruşunu bozmadan bunu söyleyen savaşçının gözerine baktı. Savaşçı bir an karanlıkta , yıldızlarla ancak aydınlanan ışıkta Timuçin in gözlerini görünce durakladı. Sonra yere diz vurarak dedi ki;
“ Bağışlayın beyim. Korktuk sadece. Anneniz de çok korktu. Düşmanlarımızın obasına gittiğini sandık. Telaşlandık. Kabalığımı bağışla beyim. Korkudan ne dediğimi fark etmedim “
Timuçin duruşunu bozmadan ve gözlerini kırpmadan bir süre savaşçının gözlerine baktı. Camuga onun bu halini hem çok beğendi hem de onu kıskandı. Bu arada Timuçin belindeki uzun bıçağını çekti kısaca dedi ki;
“ Bana yardım et “
Sonra halen ölmemiş can çekişmekte olan atı boğazladı.
Camuga, az önce duyduklarını ve Timuçin in davranışlarını düşünüyordu.
Atı boğazladıktan sonra diğerlerine döndü kısaca dedi ki;
“ Gidelim.”
Savaşçılardan biri atını vermek istedi ama Timuçin Camuga nın atına atladı sonra da Camuga ’yı terkisine alarak obaya doğru yola çıktılar.
Timuçin babasının ölümüne ağlamamıştı.

Hiç yorum yok: