istiyorum: istiyorum ki bu dünya en az şekliye bi dünya olsun. herşey en asgarisinde kalsın istiyorum. bazılarımızın adı bile olmasın. ben-öteki odun-demir taşşak-ahududu güzel-çirkin farkı olmasın istiyorum. istiyorum ki birbirimize şeylere varlığa değil, boşluğa soyuta rabbe dönük olalım.
no’lur olmayın: bokunuzu yiyim aşık olmayın. birbirinizi abartıp acı çekiceksiniz. aşk olmasın hemen sarılıp sevişin ve alışın. kötü bir şey değil birbirinize alışın giriş faslını geçin. zalim olmayın no’lur. kim ne şekilde olursa olsun dünyanın herhangi bi yerinde herhangi birine zulmederse o ibnenin tekidir hint taşşadır zaten hint taşşayla falan hiç işim olmaz. yalvarırım aç, muhtaç, fırsatçı, çanak yalayıcı olmayalım. herkes elindekilerle en iyisini yapsın. bi şey de yapmaya gerek yok aslında. en az hasarla ölmeye gayret edelim yeter.
yapmasınlar: sinema yönetmenleri salya sümük ajitatif, en az emekle-parayla durum kotaran, bayağı dram, ucuz mesaj kaygılı filmler yapmasınlar. yazarlar bi kitleyi baz alarak yazmasınlar. zaten sırf yazan yazar olmasın. yaşamın hissin zorladığı şeyleri ve ilham geldiği miktarca yazsınlar. bir holdingin, bir teşkilatın bön bağlısı olanlar yazmasınlar. devletten maaş alanlar, bankalarda parası olanlar düşünür-yazar-sanatçı olursa ben o düşüncenin o yazının o sanatın içine, ta göbeğine ossurayım.
hakkı yoktur işte hakkı yoktur: soylu erkinin amuduyla götürdüğü bi ülkenin hırsızları yargılamaya hakkı yoktur. külodu belli eder, göğsünü afişe eder giyinen kadının kendisine pandik atana, “uff yavrum, bi kere versene” diyene kızmaya hakkı yoktur. ama nerde o goç daşaklı erkekler. hepimiz iki yüzlü yavşak olup çıkmışız. insanları yine birtakım insanların yazdığı anayasaya bağlılığa zorlayan rejimin otobüsleri molotoflayan, dağlara çıkan kişileri haksızlamaya hakkı yoktur. bir takım insanların keyfinden çıkan şeyler tüm insanları bağlayıcı mı olur adi köpekler.
kurtulun: en başta cep telefonlarından kurtulun. aha şu bızırına çimento döktüğümünün bilgisayarından kurtulun. banka kartlarından, çeklerden, otomobillerden, ev diye geçinen apartman gettolarınızdan kurtulun. devlet dairelerinden, alışveriş merkezlerinden, büyük cafe resturanlardan kurtulun. kurtulun kurtulsunlar kurtulalım. valla billa diyorum hafifleyelim. hangisi bizim atalım gitsin. evreni anlamıyoruz kabukta kalıyoruz bu değil yanlış yapıyoruz ah ya.
siyasi liderler, iş patronları, teşkilat büyükleri, cemaat reisleri, kanaat önderleri!: izole odalarınızda kaseyi yayıp toplantı yapmayı bırakın. birkaç kafadar oturup düşünce mastürbasyonu yapmayın. fikir fahişeleri olmuşsunuz anam siz. kafanızı dışarı çıkarın. ötekilere bakın. herşey yolunda gibi görünmeyin. ağlayın lan bi kere milletin önünde. ancak peşinden gidenlerin karşısına geçip bazen “sıçtık arkadaşlar. sorumluluğum ağır. bana yardım edin lütfen” diyen öncü şeffaf ve katılımcı bir yönetim oluşturabilir. açık olun, okuyun, deli olun deli. gece çıkıp sokakları gezin yalnız başınıza. muhaliflerinize yazılı açıklama yapmak, kendi aranızda arkadan atıp tutmak yerine bulunduğu binaların önüne gidin ve “çıkın lan hadi hesaplaşalım teke tek” diyin. sonra bi makama gelince götünüz koltuğa çivilenmesin. biraz durup ikileyin. taze kanlar gelsin. deveran olsun, akış olsun. sonra sen olsun. bi deniz olsun. orada bi yerde ben olayım peçel, çolak ve tökezleyen sesimle kirpiklerinin deltasına uzansam ilkyaz ve şebboy. çok üşüdüm bebeğim desem, dünya nasıl desem kekreydi, hamızdı, ağuluydu sonra insanlar gayetkene konformisttiler ebleh humakâ. ağladım hep. gülen şerefsizin nobellisidir. a pötürcek, o eskişehir memenden bi nanikleyeyim usulcenek.