26 Haziran 2008 Perşembe

CHP sosyal demokrat değil, olsa olsa postal demokrattır


Sosyalist Enternasyonal toplantısında "CHP sosyal demokrat değil" demişler
Haklılar CHP olsa olsa Postal demokrat olur. Sosyal hayatla alakası olmayan, seçimden seçime halkın önüne çıkarak bol vaatlerle kandırmak arkasından parlamento ya girince de halkın değerlerine savaş açmak halkın seçip hükümet ettiği partilerim kapatılması için çabalamak fitne üretmek telefonu açık unutmak, kanalarla para aktarmak başlıca işleri arasında.
Orduyu siyasete çekmeye çalışmak, olmadı yargıyı tehdit etmek, çatışma çıkar diyerek iç savaş çığırtkanlığı yapmak…
EEE Avrupa bu. Hangi, ideolojide olursa olsun evvela halkını düşünen Avrupalı siyasiler CHP nin sadece kendi halkını değil, Avrupalı sosyalistlerde kandırdığını anladılar ve bu sebeple hükümlerini bastılar
CHP o zaman ne?
Olsa olsa Postal demokrat olur.

21 Haziran 2008 Cumartesi

Başbakan Erdoğan


Seni Seviyoruz Başbakan Recep Tayyib Erdoğan
İşte gerçek Halk adamı
Milli takımızın Hırvat karşısındaki galibiyeti sırasına Başbakanımızın yüzündeki sevinci ve bu sevincin hareketlerine de yansıması ile gerçek bir halk a damı olduğu nu gösteriyordu.
Özellikle soyunma odasında başbakanın terli oyunculara sarılırken orada söylediği cümle;
” Ben bu alın terini kıtlamak için buradayım”
İşte size gerçek bir devlet adamı. İşte size gerçek bir halk a damı
İşte size o manidar ifade ile söylersek;
ADAM GİBİ ADAM
Haberlerde CHP lideri Deniz Baykal’ ı aradım. Ama yoktu. Herhalde fitne üretmekten eli değmedi maça gelmeye. Bu milli günde halkının yanında olmayı akıl edemedi herhalde. Öyle ya memleketin siyasi gündemi için biraz daha fitne üretmesi gerekir . Onun işi bu. Halkla, halkın dertleri ile, neşeleri ile alakası yok ki adamların. Ya milletin dinine hakaret ederler, Ya da fitne üretirler. Haberlerde diğer liderleride göremedik. Yazık.
Seni seviyoruz Yalnız adam.
Seni seviyoruz satın Başbakan.
Kim ne derse desin, sen cumhuriyet tarihinin gelmiş geçmiş en büyük devlet adamısın.
Hakkında yapılan her şeye rağmen halkının yanındasın ya..
Seni seviyoruz Recep Tayyib Erdoğan
Allah senin dostun olsun

taraf gazetesi kullanılmıştır


Taraf gazetesi önce kendisi kullanılmıştır
Zaten yargıçların aldıkları karar Silahlı kuvvetlerin üst kademesindekilerin istediği dışında değil ki
“ Aynı çizgiye çekmek” de ne demek

Aslında kendi yayınladığı belgeyiklendi kullanılarak manşetine taşımıştır. Çünkü böyle bir belgenin genel kurmayın resmi evraklarında olmasını beklemek zaten ahmaklık olur. Ancak birileri halk ile orduyu karşı karşıya getirmek için böyle bir provaka haberi Taraf gazetesini kullanmak sureti ile kamı gündemine taşıtmıştır
Amaç ne ;
1 - AKP kapatılma davası sırasında muhtemelen halkın hissiyatının kabarması ve ihtimal ki bir ayaklanmaya karşı psikolojik baskı yapmak

2 - AKP nin kapatılmasını meşrulaştırmak. Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek

3 - Parayona üreterek AKP nin kapatılmasına suni gerekçeler üreten Yargıtay ve diğer yüksek mahkeme üyeleri zaten askerin çizgisindedir.

Gazete yer alan “ yargıçlar gelem kurmayın çizgisine çekmek” de ne demek. Aslında hepsine askeri üniforma giydirmeleri gerekir

4 – Genel kurmay açıklamasında samimi. Ancak bazı odakların askerler içinde bazı kademeleri gerektiğinde üst düzey komutanlara bile kario çıkabileceklerini vurgılamalarıdır.

5 - Belge, Cumhurbaşkanlığına, genel kurmay başkanlığına Türkiye büyük Millet meclisine, mecliste bulunan siyasi partiler ( CHP hariç ) ve Türk milletine bir göz dağıdır

6 – Taraf gazetesi belgeyi nerden aldığını kimlerden aldığını açıklayamayacaktır .
Ordu içerisinde Türk milletine rağmen Türk milleti aleyhinde belli bir ideoloji çerçevesinde hareket eden buna temayülü olan gurupların varlığı bu belge ile ortaya çıkarılabilir

Ama benim ümidim yok

9 Haziran 2008 Pazartesi

Müslümanlar laik işgal altında


Müslüman Türk insanı aklını başına al artık İşgal altındayız Hatırlayalım
Yargıtay eski Başsavcısı yargı diktatörü Sabih Kanadoğlu, 18 Şubat; Hükümet ülkeyi dinci diktaya götürüyor. Buna karşı yargının bir silah olarak kullanılması gerekiyor. Yargı laikliğin korunmasında en etkili silahtır.’
Aynı kişi cumhurbaşkanlığı seçiminde de yolu yokuşa vurmuştu
Arkasından CHP hemen anayasa Mahkemesine koştu. Telefonlar selamlar, telkinler arkasından anayasa mahkemesi kanadoğlunun söylediklerini yerine getirdi.
Malım bazı gazeteler AKP nin kapatılması fikrini ortaya attılar. Yargıtay Başsavcısı hemen harekete geçti. Gerekçe önemli değil. Önemli olan suyun kenarında olmak. Suyun nereye aktığı önemli değil. Arkasından emekli bir laik Şener Eruygurdu: ‘Bu sözlere sonuna kadar katılıyorum.’
Mümtaz Soysal ‘Bunlarla haklı olarak vuruşacağız ve sonunda kazanacağız. Büyük taarruz başlayacak. Seferberlik ilan edilmelidir.’ Dikkat ‘Silah’, ‘taarruz’, ‘seferberlik’ gibi askeri terminolojiye ait söylemler bunlar . Yani biri cümleyi ortaya atıyor. Hukuk olması önemli değil. Demokrasi olması hiç önemli değil. İnsan hakları şinanay. Olmasa da olur .
Bütün mesele Müslüman a karşı alınan tavır.
İnfaz mangası Hürriyet Başyazarı Oktay Ekşi, ‘...hepsi de sistemin sillesini yedi ve kapatıldı.’ Tabi kast ettiği DP. RP ve kapatılmasına karar verilen AKP Dönek MHP li Yaşar Okuyan idam’ sloganı karşısında ‘İktidara gelirsek o dediğinizi geri getireceğiz, lazım oluyor’
Önüne on tane eşek katsam dokuzunu kaybedecek biri bı . MHP nini içindeki Truva atı idi. Şimdi CHP ile kıl kola
Son olarak Anayasa mahkemesinin neden b öyle karar verdiğinin açık ifadesi
Süleyman Demirel Türk siyasi hayatının en sahtekar siması.
Ne diyor‘Eğer 1960’da Anayasa Mahkemesi olsaydı ihtilal olmazdı’ yani arlasonda ordu ile bunu ( idamı )yargıçlarda yapardı demenin başka şekli
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Adnan Babaoğlu ‘Malumu ilan ettiler. Başka bir karar çıkması anormal olurdu.
Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın ‘Malumun ilamı’
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, her şey normalmiş gibi ; Hukuki süreç devam ediyor’
Hangi hukuk ise
AK Parti, kendisine oy veren kitleyi harekete geçirmek için daha ne bekliyor anlamadım
Hukuk, asker , fitneciler masonlar sabataistler bilumum Laiklik kimliği altındaki din düşmanları baş örtünü bahane ederek savaş tamtamları çalmaya başladılar savaş baltalarını çıkarttılar
Benim kızımın başındaki ayet hükmüne hakaretler Allah resulüne hakaretler kırıla gidiyor
Değiştirilmesi teklif bile edilemeyen bir ideoloji saplantısı içinde Allahın emrini tartışmaya açıyorlar
Kim bu adamlar. Lafı evelemenin gevelemenin gereği yok. Çankaya ve hükümet parlamento ya şimdi durumlarını düzeltirler ve bu darbecileri kontrol altına alırlar Ua da kendileri biter
Ben Tayip Erdoğan’ın biteceğine halen inanmıyorum
Türkiye laiktir laik kalacak sloganı ile sayıları yüz bini bulmayanlar sokağa döküldüler
Sıra bize gelmedi mi daha
Türk milleti Müslüman dır Müslüman kalacak"
İsterseniz daha ideolojik bir slogan atalım
“ Türkiye İslam’dır İslam kalacak"
Bunlar ne oldukları artık açık deği lmi? Amaçları niyetler açık değimli sahi 28 Şubat sürecinde kudretli general Çevik bir şimdi hangi ellerde. ABD demi? Ne geziyor oralarda? Türk silahlı kuvvetlerinin en üst düzeyinde görev alan bir subayın düşman ülkelerde kalması size garip gelmiyor mu?.
Parlamento halkı temsil ediyorsa işini doğru yapsın. Aksi halde hukuka gerek yok. Uzatmaya hiç gerek yok
Sine i millete dönün ve Millet versin bunların dersini
Aksi halde geçmişte olduğu gibi millete söyleyeceği sözü kalmaz ve ne Çankaya da Gül’ kalır ne de mecliste irade…
.

8 Haziran 2008 Pazar

MHP ye tarihi görev düşüyor

Meclisi tıkamaya yönelik Anayasa mahkemesi kararı esasen Laik ideolojinin diktasından kurtulmak için iyi, bir süreç başlatmış oldu.. Meclis bu fırsatı değerlendirmelidir. CHP ve DSP den hayır yok zaten. Bu diktanın kurucusu bunlar destekçisi bunlar. Fitne kazanını kaynatan bunlar
CHP kuruluşundan bu yaba halkçı olduğunu söyledi ve halkın iradesini hiçe saygı. Onların anladığı halk bir avuç azınlığın hakkını korumak oldu. İşte bu son olaylarda da kesinlikle mecliste çözüm aramaya niyetleri yok. Anayasa mahkemesinin kararına sığındı kaldı. Oysa a devlet işleyişinden haberi olmayan Deniz Baykal Halen daha Müslüman Türk milletini dayatmalarla idare edeceğini düşünüyor.
Herhalde “ malumun ilanı “ diyerek baltan beride baş örtüsüne karşı olan bir iki generalde fazlası ile güveniyor. Oysa bu generallerde gelip geçicidir. Esas olan millettir
Millet deyince MHO aklıma gelir Mecliste Milliyetçi yapıya sahip parti. Bu parti Millet iradesini veya milliyetçilerin iradesini meclise taşıyor. O zaman AKP nin hemen yanında ve bu meselede sonuna kadar yanında olması gereken partidir. Aslında Devlet beyin ilk açıklaması ile yüzümüzü güldürdü .Ama sonuna kadar beklemek ve destek vermesini ümit ediyoruz. Yoksa onlarda Halk partisinin halka yabancı olduğu gibi Milletten uzakta mı kalacaklar.

Deniz Baykal şaşkın


Tekirdağ da konuştu milli irade ile bürokrasiyi birbirine karıştırdı buda yetmedi şeriat ile laik mahkemeyi de karıştırdı “Şeriatın kestiği parmak acımaz” bu doğru sayın Baykal: Ama Laik hukuk için denmez bu : bu şeriat için söylenmiştir. Bir Müslüman suç işlemişse Allahın emri ile yargılanmayı kendisine şeref addettiği için kesilen parmağı acımaz: Aksi halde benim dinimle alay eden dinimi yasaklayan bir kanuna saygı duymayız . İçimize de sindiremeyiz. Kaldı k i senin laik mahkemeler haksız yere çok can aldı. Çok acıttı.. İskilipli Atıf efendiden Adnan Menderese kadar ne kadar sayalım. Diğer konuya gelince acaba AKP nin önüne milli irademi çıktı: milli irade mecliste dört yüz on bir parmak kaldırdı yani milli iradenin yüzde sekseni baş örtüsü yasağının kaldırmasını istedi. Ama milli iradenin önünü kesmek isteyenler; ki bunların başında sen varsın: Yargıtay Danıştay anayasa mahkemesi üyeleri ve birkaç generalden ibaret: Birde sizin bu tavrınızı beğenen gayri Müslim azınlıklardır: Yahudileri ve Sabataistleri de sayalım kaç kişi olduğunuz anlarız: Sende anlamak istiyorsan referandum teklifi yap meclise.. Kanadoğlu ve silahlı kuvvetlerin üst kademeleri Milli irade sizler değilsiniz: milli irade halktı ve halk karar verir: Halkta mecliste temsil için görevlendirdiği dört yüz küsur milletvekilleri ile iradesini göstermiştir Eğer vekalete gerek yo k derseniz, asiller işe el koyarlarsa korkarım kaçacak yerde bulamazsınız. Sizler ne yaptığınızı ve ne yapacağınızı şaşırttınız : rektörle ve askerler ki bu askerler (birkaç generalden ibaretti: bu halkın çocukları olan alt düzeydeki askerlerin görüşü ve düşüncesi de değildir: zannetmeyin ki bu saatten itibaren askeri darbe ile halledilir bu iş: Geçti artık silahlı kuvvetler yerinden kımıldarsa dağılır

7 Haziran 2008 Cumartesi

hocam merhaba böyle kurtulabilir miyiz?

istiyorum: istiyorum ki bu dünya en az şekliye bi dünya olsun. herşey en asgarisinde kalsın istiyorum. bazılarımızın adı bile olmasın. ben-öteki odun-demir taşşak-ahududu güzel-çirkin farkı olmasın istiyorum. istiyorum ki birbirimize şeylere varlığa değil, boşluğa soyuta rabbe dönük olalım.


no’lur olmayın: bokunuzu yiyim aşık olmayın. birbirinizi abartıp acı çekiceksiniz. aşk olmasın hemen sarılıp sevişin ve alışın. kötü bir şey değil birbirinize alışın giriş faslını geçin. zalim olmayın no’lur. kim ne şekilde olursa olsun dünyanın herhangi bi yerinde herhangi birine zulmederse o ibnenin tekidir hint taşşadır zaten hint taşşayla falan hiç işim olmaz. yalvarırım aç, muhtaç, fırsatçı, çanak yalayıcı olmayalım. herkes elindekilerle en iyisini yapsın. bi şey de yapmaya gerek yok aslında. en az hasarla ölmeye gayret edelim yeter.


yapmasınlar: sinema yönetmenleri salya sümük ajitatif, en az emekle-parayla durum kotaran, bayağı dram, ucuz mesaj kaygılı filmler yapmasınlar. yazarlar bi kitleyi baz alarak yazmasınlar. zaten sırf yazan yazar olmasın. yaşamın hissin zorladığı şeyleri ve ilham geldiği miktarca yazsınlar. bir holdingin, bir teşkilatın bön bağlısı olanlar yazmasınlar. devletten maaş alanlar, bankalarda parası olanlar düşünür-yazar-sanatçı olursa ben o düşüncenin o yazının o sanatın içine, ta göbeğine ossurayım.



hakkı yoktur işte hakkı yoktur: soylu erkinin amuduyla götürdüğü bi ülkenin hırsızları yargılamaya hakkı yoktur. külodu belli eder, göğsünü afişe eder giyinen kadının kendisine pandik atana, “uff yavrum, bi kere versene” diyene kızmaya hakkı yoktur. ama nerde o goç daşaklı erkekler. hepimiz iki yüzlü yavşak olup çıkmışız. insanları yine birtakım insanların yazdığı anayasaya bağlılığa zorlayan rejimin otobüsleri molotoflayan, dağlara çıkan kişileri haksızlamaya hakkı yoktur. bir takım insanların keyfinden çıkan şeyler tüm insanları bağlayıcı mı olur adi köpekler.


kurtulun: en başta cep telefonlarından kurtulun. aha şu bızırına çimento döktüğümünün bilgisayarından kurtulun. banka kartlarından, çeklerden, otomobillerden, ev diye geçinen apartman gettolarınızdan kurtulun. devlet dairelerinden, alışveriş merkezlerinden, büyük cafe resturanlardan kurtulun. kurtulun kurtulsunlar kurtulalım. valla billa diyorum hafifleyelim. hangisi bizim atalım gitsin. evreni anlamıyoruz kabukta kalıyoruz bu değil yanlış yapıyoruz ah ya.


siyasi liderler, iş patronları, teşkilat büyükleri, cemaat reisleri, kanaat önderleri!: izole odalarınızda kaseyi yayıp toplantı yapmayı bırakın. birkaç kafadar oturup düşünce mastürbasyonu yapmayın. fikir fahişeleri olmuşsunuz anam siz. kafanızı dışarı çıkarın. ötekilere bakın. herşey yolunda gibi görünmeyin. ağlayın lan bi kere milletin önünde. ancak peşinden gidenlerin karşısına geçip bazen “sıçtık arkadaşlar. sorumluluğum ağır. bana yardım edin lütfen” diyen öncü şeffaf ve katılımcı bir yönetim oluşturabilir. açık olun, okuyun, deli olun deli. gece çıkıp sokakları gezin yalnız başınıza. muhaliflerinize yazılı açıklama yapmak, kendi aranızda arkadan atıp tutmak yerine bulunduğu binaların önüne gidin ve “çıkın lan hadi hesaplaşalım teke tek” diyin. sonra bi makama gelince götünüz koltuğa çivilenmesin. biraz durup ikileyin. taze kanlar gelsin. deveran olsun, akış olsun. sonra sen olsun. bi deniz olsun. orada bi yerde ben olayım peçel, çolak ve tökezleyen sesimle kirpiklerinin deltasına uzansam ilkyaz ve şebboy. çok üşüdüm bebeğim desem, dünya nasıl desem kekreydi, hamızdı, ağuluydu sonra insanlar gayetkene konformisttiler ebleh humakâ. ağladım hep. gülen şerefsizin nobellisidir. a pötürcek, o eskişehir memenden bi nanikleyeyim usulcenek.

6 Haziran 2008 Cuma

Vatan sevgisi İmandandır


Bunu biraz açalım
Müslüman Türk milleti vatan dediği topraklar üzerinde dinini, kültürünü dilini örfünü ananesini Huzur içinde güvenlik içinde yaşayabildiği içindir ki. O topraklar uğruna öldüğü zaman şehit olacaktır. Burada esas olan toprak değildir. Coğrafya değildir. Esas olan bu toprağa anlam katan inançtır ve bunun adı da İslam dinidir. Laiklerin rahatsız eden İslam dini.
Hür olmam gereken, ezanların okunduğu ahlak anlayışımla imanımla ibadetlerimle yaşayabildiğim içindir ki topraklar kutsallık anlamı kazanır.
İşte bu sebeple ayette” Din yolunda ölenlere ölüler demeyiniz. Onlar Allah katında diridirler rızıklandırlırlar.”
Sebebi bu toprak parçasında dinimle imanımla yaşayabildiğim içinde kutsallaşmıştır. Camiler bu zeminde, evimiz bu zeminde. Dolayısı ile vatan uğruna ölmek şehit olmaktır. Doğrudan kuru boş toprak için ölmek şehit etmez adamı.
Burada esas olan din emirlerinin ihyasıdır. Hür olarak yaşanmasıdır. Coğrafya arazdır. Toprak vesiledir. Aynı şey devlet içinde geçerlidir. Devlet milletin ürettiği değerdir. Bu değere göre yapılanması gerekir. Aksi halde din dışı devlet uğrunda ölmek kişiyi şehit etmez. O zaman anlamsız bir kargaşa çıkar. Amerikan ordusunda bulunan ve Müslüman olan bir asker Irak halkına karşı kafirin emri ile savaştığı için şehit olmaz. Burada Müslüman olması söz konusu değil uğruna öldüğü değer söz konusudur.
O zaman Amerikan ordusunda görevli Müslümanlar gelip Müslümanlara karşı kafirin emri ile savaşıyorlar ve ölüyorlar. Onlarda mı şehit?
Laiklik benim hiçbir şeyimdir. Müslüman Türk milletini “ millet “ yapan özünde laiklik anlam taşımaz. Böyle bir kavramın Müslüman Türk milletinin tarihi literatüründe ve kültür alanında yoktur.Bu kavram ideolojiktir ve İslam’ın karşına alternatif getirilmiştir. Buna dayanılarak İslam a hakaret ederler buna dayanarak baş örtüsünü yasaklarlar buna dayanarak dini ve milli değerlere hakaret ederler.
Şimdi ; Eğer bu topraklarda ben, dini ve milli değerlerimi hür olarak yaşayamayacaksam. Eğer ben bu coğrafya üzerine namusunu, karımı kızımı Allahın emri ile yaşatamayacak, okutamayacaksam. Söyler misiniz bana; ben bu anayasanın bu yargının bu hukukun neyine saygı duyacağım.
Neden bunun uğrunda öleceğim ki?

Anayasa mahkemesi "şehitlik" kavramını yasaklamalıdır

Bu anayasa Müslüman Türk Milletine ait değildir.
Fransız zulmünden daha kötü bir zulüm. Üstelik bu zulüm Millet adına yapılıyor. Yani “ Ey millet biz sana senin adına zulüm ediyoruz. “ Anayasa mahkemesinin aldığı kararın tercümesi budur.
***
Yargıtay başsavcısı başta olmak üzere mahkeme üyelerinin duruşların. oturuşlarına bakarken aklıma Firavun geldi. Kendi halkına zulüm eden Firavun da tanrılık iddia ediyordu. Herhalde halk karşısında otururken de böyle gururlu böyle kibirli . Sanki her şeyi kendileri biliyor. Sanki bu memleketin tek sahibi kendiler. Kadim kültürünü derinliklerinde barındıran ve bu ülkenin tek sahibi Müslümanlar bir şey bilmiyorlar. Doğuda kan döken, kanını canını sebil eden Bölücülere karşı savaşan Mehmetçiğin attığı tırnak kadar bu vatan üzerinde hakları olmayan kişiler bunlar. Toplumu kendi inançlarına göre şekillendirmek. Kendilerinin istediği bir din uydurmak. Tam Şeytana ve Şeytanın dünyadaki ortakları Yahudilerin istediği.
***
Anayasa mahkemesi “ Şehitlik “ kavramını da yasaklamalıdır. Çünkü bu kavram bunların anladığı laiklik ilkesine aykırıdır.
Dahası;
Annesinin kız kardeşinin başı kapalı olanları askere almayacaklar. Müslüman Laik ilke için canını vermez. “Vatan sevgisi imandandır” diyerek bölücülere karşı savaşan Mehmetçik bir gün gerçek bölücülerin nerde olduklarını ve hangi dili kullandıklarını anlayacaktır.
İyi hem benim dini farizalarımı yasakla. Hem gidip senin ilkelerin için ölenlere şehit de. Bu iki yüzlülüktür.
Sistem açıkça kendini tanımlasın.
Bu sistem bu anayasa Müslüman Türk milletinin öz malı değildir. Sadece içerdeki azınlıkların ve dinsizlerin işine yarayan bu sistem değiştirilmelidir

Bu hukukçular yargılanmalıdır


Bu hukukçular yargılanmalıdır.
Yargıtay Danıştay ve Anayasa mahkemesi üyeleri halka karşı ideolojik bir tavır sergilemişlerdir.
Hukuk adına ideolojik tavırlarını ortaya koyan bu üyeler yargılanmalıdır.

5 Haziran 2008 Perşembe

Bu yargı kararı tanınamaz


Baykal göbek atacak nerdeyse
Anayasa mahkemesinin kararı yayınlandı. Maalesef Müslüman bir insanın saygı tutmayacağı ve kabul edemeyeceği bir karar çıkmıştır.
CHP lideri kendisi bu gün kuran dinlemiş yanında da genel sekreteri. Yani Resulullah’a hakaret eden bir kişi yanındaki. Tam takiyye görüntüsü. Kararla ilgili açıklamasını da yazmaya gerek yok. Karar verenlerle zihniyet aynı.
Yargıçlar nefret ve lanetle anılacaklardır. Bu bir yargı değildir. Yargılama değildir. Hayri İslami bir zihniyetin İslam ve Müslümanlar üzerine dikta kurmasıdır.
CHP ye gelince merak etmeyin. Nasıl olsa sandığa gideceksiniz. Oraya da gömüleceksiniz.
Sayın kılıç da açıklamasında oldukça tedirgin bir şekilde “ toplumun bir kısmının bu kabullenemeyeceğini” vurguluyor . . Sayın kılıç bir kesimin değil ezici bir çoğunluğu üzmüştür ve öfkelendirmiştir bu karar. Bunu öğrenmek isterseniz referanduma gidin o zaman görürsünüz.
Benim inancıma saygılı olmayan hiçbir hukuk anlayışına hiçbir sisteme ve kişiye saygı duyamam . Dolayısı ile Allahın “ örtünün “emrine karşılık olarak çıkarılan bu karar Allahın dinine Müslüman ın inancına karşı alınmış bir karardır.Nemrut ve Firavun tavrıdır .
Yani kısaca hiçbir şuurlu müslümanın kabul edemeyeceği bir karar alınmıştır. Bu kararın hukukla uzaktan yakından alakası yoktur. Bu tamamen siyasidir ve Müslüman Türk milletinin nefretini be öfkesini toplayacaktır.
Parlemanto eğer bu milletin vekilleri iseler bu kararı derhal millet adına düzeltmelidirler.

Anayasal düzen mi ? Düzenin anayasasımı?


ANAYASAL DÜZEN Mİ ?
DÜZENİN ANAYASASI MI?
SUÇ ; Anayasal düzeni silah zoru ile değiştirmek “
SORU ; Anayasal düzeni değiştirmek mi suç ?
Yoksa bunu silah zoru ile değiştirmek mi suç?
12 Eylülcüler anayasal düzeni silah zoru ile değiştirdiler. Ama ceza yemediler. Cezayı kim verecek? Kim yargılayacak? o da meçhul ya ! neyse…
Kenan Evren bu silah zoru ile değiştirmeyi millet adına mı yaptı ? Yoksa anayasal bir maddeye mi dayandı yoksa kafasından mı yaptı ?
Bilmiyorum. Bilenler söylesin
Başbakan Tayip Erdoğan Anayasayı meşru zeminlerde değiştirmeye kalktı. Nedir bu meşru zemin. Parlamento .. Peki bunu kimin adına yapacaktı. Millet adına. Milletin kahır ekseriyeti bu partiye oy verdi. Dolayısı ile yasama ve yürütme görevi parlamenter rejimlerde meclisindir. Yani anayasa hazırlayabilir. Cumhurbaşkanı seçebilir. Kanun çıkarabilir. Ama mahkemeler malum çevreler ayaklandılar. Halktan kopuk, halkla alakaları olamayan. Çoğu Müslüman Türk milletine yabancı azınlık olan çevreler ve bunların güdümündeki basın..Yaygara yapıyorlar. Kamuoyu adına. Yani sözde millet adına.Ama kamuoyu dedikleri Taksim meydanını dolduramayacak b,ir partiye barajı aştıramayacak kadar azınlık bunlar.
Yargıtay baş savcısı AKP yi kapatma istemi ile dava açıyor. Kimin adına Türk milleti adına. Anayasa mahkemesi kapatacak partiyi.. Kimin adına Millet adına…
Yahu Sahi bu millet kendi adına yapılan bu hareketlere bir gün kendisi sokaklara dökülüp “ Durun bakalım kardeşim.Benim adıma atıp tutuyorsunuz banim adıma kararlar alıyorsunuz benim adıma ve bana dayatılarak laiklik bilmem ne gibi şeyler uyduruyorsunuz. Kim verdi size bu yetkiyi” derse önünü kim alacak acaba… Olmaz böyle bir şey demeyin ha !Dünyada " olmaz böyle bir şey" diyerek halk üzerine baskı kurmaya devam eden ve sonrada yıkıntının altında kalarak bığulan o kadar baskıcı rejimler var ki. Tarihe göz atarsanız anlarsınız. Anadolu derin beyler kafanızı kuma sokarak kararlar almayın.Müslüman Türk milletinin değerlerine hakaret ederek bir yere varamazsınız. Faturası ağır olur. Aklınızı başınıza alın. Üzerinize giydiğiniz cüppeler bu milletin malıdır dikkat edin. Sonra kaçacak yer bulamazsınız. Müslüman Türk milleti ile aranıza duvar çekmeyin . Saklanamazsınız. O duvarlar yıkılır. Benden söylemesi

Laikler ısrarla ülkeyi iç savaşa sürüklüyor


Laikler ısrarla ülkeyi iç savaşa sürüklüyor

Evet anayasa mahkemesi beklenen kararı verdi.
Yargıtay bildirisini yayınladı, Arkasından Danıştay da yaptı yapacağını.
Bazı tv ler sokakta röportaj yapıyorlar. Dinden imandan haberi olmayanlara baş örtüsünün yasaklanmasına kararına tepkilerini soruyorlar.. Sordukları kişiler sanırım Müslüman da değil. “ Müslümansız” diyorlarsa neden Müslüman olduğunu bilmeyen zavallı güruh. Tam laik diktatörlüğün istediği tebaa . CHP nin yıllardan beri oluşturmaya çalıştığı cumadan cumaya Müslüman diğer zamanlarda ne idüğü belirsiz sürü. .
Gerekçeleri açıklanmadı. Anayasa mahkemesi başkanı Haşim Kılıç bey, kameralara bakmamaya gayret ederek bir şeyler söyledi. Kameranın diğer tarafında kendini dinleyen Müslümanların gözüne bakmamak için ciddi hayret sarf etti. Gerekçelerini açıklamalarına gerek yok. Devlet yıkacak en ciddi tehlike o baş örtüsünün altında duruyor çünkü.
. Millet adına karar veren yargıçlar, Milletin inanç, tarih, kültür , gelenek ve siyasi tercihlerine karşı nasıl böylesine ilgisiz ve onlarla inatlaşan bir yaklaşım içinde olabilirler..
Arkası arkasına muhtıralar verildi. Devletin bekçileri harekete geçtiler. Tüm vatan sever yargıçlar insan haklarını inanç özgürlüğünü bıraktılar devletin bekası için kolları sığadılar. Hepsinin de adını bu milletin tarihine altın harflerle yazacağız bir gün. Hiç silinmeyecek. Başta Yargıtay baş savcısının adı. Anaya mahkemesi üyeleri onun arkasından. Yargıtay Danıştay sıra ile. Köşe yazarlarını tetikçilerini yazmaya gerek yok. Çünkü onlar karar mekanizması değil. Malum gazetelerde aslında yazılmalı. Çünkü planlar projeler hep bu malum gazetelerin sütunlarının arkasında yapılıyor. Sonra “ meşru! Ve zinde güçler harekete geçiriliyor.
CHP yazıldı zaten tarihe. Tekrar yazmaya gerek yok. Dün ne ise bu günde o CHP. Kurulduğundan beri milletin değerlerine savaş açan bir parti.Bir kategülle ile de sistemi kurup güçleri ellerine geçirdiler. Ama halk bunu istemedi.1950 mesaj verdi halk. İstemiyoruz seni dedi.
Ve DP ezici çoğunlukla iktidara geldi. Niye ? Çünkü insanların dini be milli değerlerine saygı duydu. Halk da onları unutmadı. Ama Laik sistem kararlı. Devleti kurtarmalı. Daha doğrusu kendi devletlerini (ikballerini inançlarını kurtarmalılar. Onların devlet anlatışı kendi değerleridir. Müslümanların değil)
“Hımm istemez misin ? Al sana 27 mayıs. Senin seçtiğin başbakanı bile asarız” dediler. Olmadı çok sürmedi. Her ne kadar sahtekarca da olsa. Süleyman Demirel çıktı. Halk ona inandı. Ehveni şer meselesi. Arkasından MHP ve MSP ile halk bu defa CHP ye yine vize vermedi. Baktılar buda olmuyor. MHP nin ve MSP nin hızla yükselişi karşısında şaşkın dönen sitem bu defa da “ hım siz ıslanmayacaksınız al size 12 Eylül “ dediler.
Şimdi bunlar Millet adına karar vermişler öylemi?
Olmadı… Üç yıl sonra rahmetli Özal milletin değerlerine sarıldı ve ihtilalciler derslerini orada da aldılar. Aslında ne 27 Mayısçılar nede 12 Eylülcüler önemli değildi. Önemli olan sistemin arkasındaki güçler.
Ama dediğim gibi MHP halkının nabzını tutmakta sınıfta kalınca Refah Partisi tek ümit haline geldi ve hızla yükselmeye başladı. Peki ne yaptı da RP halkın büyük çoğunluğunun sempatisini aldı. Neden? Çünkü halkın değerlerine saygılı idi ve halkın bizzat kendisi gibi düşünüyordu.
Ama Laik devlet kurtarıcıları halktan devleti kurtarmaya yemin etmişlerdi bir kere. Hemen 28 Şubat sendromunu devreye koydular. Mütedeyyin kesim buna da eyvallah dedi. Arkasından değişimin en ciddi bir şekilde istendiğinin işareti olan AK parti çıktı tarihin huzuruna. Ve halk bu değişimi Ak partiden talep etti. Artık gırtlağına gelmişti mütedeyyin kesimin. Kızını okutmak istiyordu. Ama okutması için dini değerlerini ayaklar altına alması gerekiyordu. Allahın Kuran’da “ kadınlar örtünsün “ emrine uyan Müslüman kızı örtünüyordu. Ama Laikler bunu büyük tehlike gördüler. Önce sulandırdılar baş örtüsünü. Yok tesettür dediler, yok devleti yıkacaklar dediler. Ama kendileri de biliyordu ki devletin sırtında durduğu asıl kesim bu insanlardı. Ama normaldi bu. Yahudi fitnesi vardı arkasında çünkü. AK parti meseleyi yasalarla çözmeye, din ve vicdan özgürlüğü önündeki yasal problemleri kaldırmaya çalıştı. Yapılacak en doğru hareket bu idi . Ama olmadı. Çünkü mesele ne devletin yıkılması ne de irtica tehlikesi. Mesel din düşmanlığı idi. Nitekim biri çıkıyor ezandan rahatsızlığını dile getiriyor ne hikmetse mahkemelerden savcılardan ses çıkmıyor. Biri çıkıyor İslam’ın peygamberine hakaret ediyor, yargıdan yada o alanda görev yapan kimseden çıt çıkmıyor. Önder Sav denilen zavallı yaşlı bir bunaktır diye beklide. Adam telefonunu bile idare etmekten aciz devleti yönetimine aday. Biride çıkmış Önder Sav’a saygı duymalı imiş. Devlet adamı imiş. Yani biz hiç mi devlet adamı görmedik ki bize yutturacaksınız anlamadım. CHP nin lideri ne kadar devlet adamı ki sekreteri öyle olsun. Deniz Baykal un işi gücü fitne üretmek. Yalan söylemek. Ortaya bir söz atıp arkasından yaygara kopartmak. Devlet adamlığı vasfı bile yok.
Neticede Ak parti nin kapatılma meselesinin de arkasında ne yargı kararı olacaktır ne de vicdan kararı. Bu tamamen siyasi bir karar olacaktır.
Tıpkı başörtüsünde olduğu gibi.
Peki ne olacak ?
Birileri bu milletin Müslüman kalmasını istemiyor. Bu çok açık. Bu birileri devlet teşkilatlarını eline geçirmiş durumda. Müesseseler Müslüman Türk milletinin ne tarihi ne kültürü,ne din ne de geleneklerine uygun değil. Bu net bir şekilde ortaya çıkmış durumda.
O zaman parlamento kesinlikle bu anayasayı değiştirmelidir. Bunun tek çözüm yolu budur. Tüm müessesler bu milletin ahlakı ve inançları ile örtüşmelidir.
Aksi halde bu geelişmeler korkunç yılların geleceğine işarettir. Vekiller bu işi hakkedemezlerse onlara oy veren ve parlamenter rejimi benimseyen memleketin asil sahipleri olan mütedeyyin kesim bu işi kendileri yaparlar…
Nasıl mı ? Tarih literatüründe buna iç savaş denir. Laikler ısrarla ülkeyi bu noktaya çekiyorlar

1 Haziran 2008 Pazar

Kahramanamraş paylaşım ve iletişim platformu yetkilierine

Kahramanamraş paylaşım ve iletişim platformu yetkilierine
Kahramanmaraş paylaşım ve iletişim platformu sitesi yetkilileri..Kardeşim daha önce de yazdım. Tekrar yazmaktan ar ediyorum..Sitenizde yine bir cahil kişi (Turnam) rumuzu ile benim şiirimi yazmış ve altına kendi rumuzunu eklemişYÜREĞİ OLAN BERİ GELSİNBu kişi başkasına ait bir şiirin altına rumuzunu yazmaktan utanmıyor. Bunu anladık. Siz site yönetcileri de bunu takip etme fırsatınız hatta imkanınız yok bunuda anlarım ..Ama daha öncede bir başkası yapmıştı bunu. Aynı şiirle ilgili olarak.Bende sizleri uyarmıştımMesele şiirin altına ismini atması değil. Bir çok yerde bu şiir benim adıma yayınlandı. 1989 yılından beri ispatını yaparım. Hal böyle olunca okuyucunun kafasını karıştırmaya ve benim hakkımda " zan" da bulundurmaya ne hakkınız var?Lütfen bu basit kişinin rumuzunu şiirimin altından kaldırınız.. Aksi halde hem sitenizin hakkında hem de bu kişi hakkında dava açacağım